İç Hizmet Kanununun 35. Maddesi Nasıl İfade Edilmelidir (12 Mayıs 2012)

TSK İÇ HİZMET KANUNUN
35' İNCİ MADDESİ
DEĞİŞİYOR

 

Basında yer alan haberlere göre; Hükümetin, meşhur 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 35. maddesinin değişmesi için kolları sıvadığı anlaşılmaktadır.

Geçmiş darbelerin, önemli üç dayanağından ilki, darbelere gerekçe gösterilen Anayasa ve yasa maddeleridir. Bu yasal mevzuattan en önemlisi de İç Hizmet Kanununun 35. Maddesidir.

Bu madde cuntacılar tarafından darbelere dayanak yapıldığı gibi, darbeci cuntaların oluşmasında da teşvik edici bir unsur olmuştur.

Mevcut hali ile, ?Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.? şeklinde ifade edilen bu madde; Silahlı kuvvetlerimizin dış güvenlikten ziyade iç güvenliğe yönelmesine, siyasete müdahale etmesine, siyasi iktidarları vesayet altına almasına ve rejim muhafızı gibi görev yapmasına neden olmuştur.

Bu görevi yapabilmek için de rejim düşmanları yaratarak, ülke sathında devlet eliyle bölünmelere yol açmıştır.

Devlet mekanizmasında otoriter bir konuma geldiğinden denetlenememiş, kendi başına buyruk hale gelmiş ve yurdu koruma görevinden ziyade ve yetişme şartlarına uygun olmamasına rağmen, daha kolay olan, rejimi koruyan iç güvenlik kuvveti haline dönüşmüştür.

Bunun sonucu olarak da müdahaleler, darbeler ve vesayet sistemi oluşmuştur.

Basına yansıdığına göre, mevcut görev tanımındaki ?Cumhuriyeti kollama ve koruma? lafzı çıkarılarak, yerine ?dış tehditlere karşı vatanı savunma ve koruma? lafzı konulmasının düşünüldüğü anlaşılmaktadır.

Gelinen noktayı, memnuniyet verici önemli bir gelişme olarak değerlendirmemiz gerekir.

 

Ancak, 35. Maddenin değiştirilmesi imkanı oluşmuşken, geniş bir bakış açısı ile, hem darbelere dayanak yapılamayacak şekilde ifade edilmeli, hem farklı yorumlara sebebiyet vermeyecek kadar açık ifade edilmeli, hem de TSK'nın yeniden yapılanması kapsamında ele alınmalıdır.

 

Yeni Madde ile;

TSK rejim muhafızı olmaktan çıkarılmalıdır.

İç güvenlik görevi TSK'nın sorumluluğundan alınmalıdır.

TSK, Siyasetin dışına çıkarılmalıdır.

Tamamen dış tehditlere karşı kullanılacak bir konuma ve güce getirilmelidir.

Barış zamanında, gerginlik döneminde ve savaş halindeki görevleri, açık olarak ifade edilmelidir.

Barış zamanında, kıtalar arası ve deniz aşırı mesafelere, ittifaklar çerçevesinde güç göndermeye imkan vermelidir.

Savunma konsepti değiştirilerek, yurt savunması sınır ötesinden başlatılmalıdır.

Olağanüstü durumlarda, parlamento onayıyla, özel yetişmiş unsurlarının iç güvenliğe tahsis edilebilmesi için de bir açık kapı bırakılmalıdır.

 

Yeni 35. Madde şöyle ifade edilmelidir:

?Silahlı Kuvvetlerin Vazifesi;

  • Milli hedeflere ulaşmak için tespit edilen milli politikaları desteklemek,

  • Yurdumuza karşı, sınır ötesinden gelebilecek silahlı tecavüzleri caydırmak,

  • Tecavüzü, vaki olmadan önce sınır ötesinde önlemek,

  • Dışarıdan sınırları tecavüz vaki olduğu takdirde, yurdumuzu topyekûn savunma esasına göre savunmak,

  • Kolluk Kuvvetlerinin yeterli olamayacağı olağanüstü durumlarda, iç güvenlikte kullanılmak üzere, TBMM'nin kararı ile, kolluk kuvvetlerini uygun unsurlarla takviye etmektir.?

 

Bu değişiklik ile birlikte, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin iç tehdit bölümünün çıkarılması, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarının ayrı ayrı Milli Savunma Bakanlığına bağlanması ve Jandarma Genel Komutanlığının Genelkurmay Başkanlığı ile organik bağının kesilmesi de 35. madde ile birlikte ele alınmalıdır. 12 Mayıs 2012

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Onursal Başkanı

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn