Askeri Okullarda MÜFREDAT DEĞİŞMELİDİR (03 Ekim 2012)

?ASKER VE DİNİ DEĞERLER

Güncel ve Bilimsel yaklaşımlar ?

PANELİ-2008

AÇIŞ KONUŞMASI

(02 MART 2008 Tarihinde ASDER tarafından planlanan, tarafımızdan yönetilen, bildirileri ASDER Bültenine ek olarak yayınlanan, ?Asker ve Dini Değerler; Güncel ve Bilimsel Yaklaşımlar? Panelinin tarafımızdan yapılan açış, bildiri özetleri ve kapanış konuşmaları, o günleri hatırlamak ve kat edilen mesafeyi değerlendirmek üzere bu gün okuyucularımızın dikkatine tekrar sunmak ihtiyacı duyulmuştur.)

(PANELİN YAPILDIĞI TARİH, ÜNİVERSİTELERDE KIYAFET SERBESTİSİ GETİREN YASANIN İPTALİ TEKLİFİNİN ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN GÖRÜŞÜLDÜĞÜ VE AK PARTİYE KAPATMA DAVASININ AÇILDIĞI DÖNEMDE OLDUĞU İÇİN AYRICA ÖNEM KAZANMAKTADIR.)

Değerli misafirler;

Bilim, fikir ve devlet adamı kimlikleri ile toplantımıza anlam katan konuşmacı konuklarımız; muhterem hanımefendiler, basınımızın değerli temsilcileri ve derneğimizin kıymetli mensupları, ?Asker ve Dini Değerler; Güncel ve Bilimsel Yaklaşımlar Panelimize? hoş geldiniz. Toplantımızı şereflendirdiniz. Şahsım ve Adaleti Savunanlar Derneği mensupları adına, teşekkürlerimi arz ederim.

ASDER olarak, 2006 yılı sonlarında, yönetim kurulumuzda  yaptığımız değerlendirmede, 2007 yılını, milli iradenin devletin tüm kurumları üzerinde hakimiyet tesis etmesi için belirli faaliyet ve fırsatları içinde barındıran, TC tarihinde fevkalade önemli bir yıl olacağı yargısına varmıştık.

Derneğimizin kuruluş gayesine uygun olarak da; sürece müspet katkı sağlamak amacıyla; Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce, TBMM?nin yetkisi içinde seçimin yapılması gerektiği temalı bir  Panel; zamanında yani Kasım2007?de yapılacak genel seçimlerden hemen sonra da, yeni Meclise ve Bakanlar kuruluna mesaj olması açısından, Silahlı Kuvvetlerde din eğitimine önem verilmesi ihtiyacını işleyen bir panel yapmayı planlamıştık.

İlk panelimizi ?Milli İradeye Saygı-2007? olarak planladık ve 15 Nisan 2007 tarihinde icra ettik.

İkinci panelimizi de ?Asker ve Dini Değerler Paneli? olarak 11 Kasım 2007 tarihinde icra edilmek üzere planlamıştık. Ancak, Ekim ayında, sınır ötesi harekat gündeme gelip, 20 Ekim 2007 tarihinde TBMM sınır ötesi harekâta izin verince, bu paneli 2008 Şubat ayı sonunda yapmanın daha uygun olacağını değerlendirerek, ?Asker ve Dini Değerler? Panelimizi tehir etmiştik. Bu gün bu tarihte, yapmak üzere hazırlıklarımızı tamamladık ki, bu defa,  21 Şubat 2008 akşamı ?Sınır Ötesi Kara Harekatı? başlatıldı.

Bu Panelin serüveni ve kaderi, Sınır ötesi harekât ile birleşmiş gibi. Demek ki bu panelimizi, böylesine sıcak bir gündemde icra etmemiz gerekiyormuş.

Bu vesile ile, en üst komutanından en kıdemsiz erine kadar,  Kahraman Silahlı Kuvvetlerimize, üstün başarı ile başlatıp, aynı mükemmellikle sonuçlandırdığı için teşekkür ediyor; bu harekât sırasında şehit olan askerlerimize Allah?tan rahmet, hüzünlü ailelerine baş sağlığı ve sabır diler; karda-kışta gayretle görevlerini sürdüren, her kuvvet, sınıf ve rütbeden asker kardeşlerimize şükranlarımızı sunarım.

Değerli Konukla;

Ülkemiz kritik bir dönemden geçmiştir.

Bu dönem, devletin gücünü elinde bulunduran kurumların, rejimi koruma adına, Parlamentoyu ve bütünüyle icrayı da güdümüne alarak, milletin dinî hayatı üzerine dayanılmaz baskılar kurduğu ve islâmı  hayat tarzı olarak kabul eden, milletimizin asli unsurunu devlet yönetiminin dışına iten uygulamaların fütursuzca dayatıldığı bir dönem olarak Türk Milletinin sosyal tarihinde yerini alacaktır.

Bu döneme, ?yanlış laiklik anlayışının? Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde zirve yaptığı dönem diyebiliriz.

Ülkemizde, İslâmî inancı ve hayat tarzını Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel felsefesine aykırı bir davranış olarak gören, inancını yaşayan insanların ?Demokratik, laik cumhuriyet? için tehdit olduğuna inanan bir kısım odaklar, geçmişte olmuştur, bu gün de vardır. Ve gelecekte de olacağı anlaşılmaktadır.

Bu çevreler, laikliğin gereği olarak, insanların inançlarını ancak vicdanlarında yaşatabileceklerini, inancın tezahürü olabilecek her hangi bir davranışın açık olarak ve toplum içinde yaşanmasının kabul edilemeyeceğini; batı özentisi bir kısım alışkanlıkların modern yaşamın gereği olduğunu; islâmî inanca ters de olsa, inancını gerekçe göstererek bu alışkanlıklardan kaçınanların hoş görülemeyeceğini; kabul ediyorlar ve İslâmî yaşantısında ısrar edenlerin kamudan uzaklaştırılmasının gereğine inanıyorlar; bunu hassasiyetle savunuyorlar ve uyguluyorlardı.

Bu anlayış, Silahlı Kuvvetlere  de hakim olup, rejimin vazgeçilmez şartı bir  düşünce sistemi olarak benimsenip kurumlaşınca; milletin dini değerlerine ters ve yabancı bir zorba ideoloji, devletin kontrolünü eline geçirmiş oldu.

Geçtiğimiz on yılı aşkın süre içinde de, milletimizin asli unsuru, bu ideolojinin hakim olduğu Devlet Kurumlarına yaklaştırılmadılar.

Diğer taraftan da bu süreçte uygulanan baskılar sayesinde, millet dayatmacıların gerçek yüzünü görmüş oldu. Fulü resimler netleşti, sade vatandaş kafa karışıklığından kurtuldu ve 2002 seçimlerinde TBMM?ne iradesini  özgürlük ve hürriyetler, istikametinde yansıttı.

Bu yansıma ile Yasama ve Yürütme yasakçı uygulamaların önünde önemli bir engel haline geldi. Nihayet, 2007 Genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucu da, yasakların kaldırılması için dönüm noktasını teşkil etti.

Her kesimi ile Milletin ?dinî hayatı? üzerindeki, hukuksuz ve yasa dışı olarak, dayatmalarla getirilen kısıtlamaların kaldırılması için uygun ortam oluştu. Ancak yeni anayasa yapılması çalışmaları ve her alandaki yasakların kaldırılması girişimi, bu sınırlamaların konulmasını sağlayan kurum ve güçlerce, büyük mukavemetle ve tehditlerle önlenmeye çalışılıyor ve tepkilerin istikrar ve huzur bozucu şekilde devam edeceği anlaşılıyor.

İşte, bu noktada, ASDER olarak yeni bir tartışmayı açmak istiyoruz.

Dayatmacı çevreler destek ve gücü, maalesef Silahlı Kuvvetlerimizin milletin dini değerlerini devletin geleceği için tehdit olarak görüp göstermesinden alıyorlar. Zaten, toplum hayatına 28 Şubat 1997 müdahalesi ile getirilen dayatmalar, Silahlı Kuvvetler tarafından kendi personeli için, kendi bünyesinde daha  önce başlatılmıştı. Yani hukuk dışı dayatmaların merkezinde Silahlı Kuvvetler bulunmaktadır. Bu durum görmezden gelinerek, köklü değişiklerin sükunetle yapılması mümkün görülmemektedir. Bu nedenle;

Silahlı Kuvvetlerin personel alma, yetiştirme ve tasfiye politikaları; milletin refah ve huzuru, devletin güvenlik ve bekâsı için, yalnızca Silahlı Kuvvetlere bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu nedenle, millet silahlı kuvvetleri ile yakından ilgilenmelidir.

Bu noktada;

Derneğimiz üyeleri; Ülkemizin güvenliği ile ilgili konularda alternatif politikalar geliştirebilecek, deneyim, donanım, birikim ve tecrübeye sahip bulunmaktadır. Bu müktesebatını da milletimizle paylaşmayı bir görev bilmektedir. Bu düşünce nedeniyle, değerli bilim ve fikir adamlarımızın iştiraki ile bu gün icra edilecek olan ?Asker ve Dini Değerler? Panelini düzenlemiş bulunmaktadır.

Dört saatlik süre içinde; Asker-din ilişkileri ile, modern toplumda yaygınlaşan suç işleme eğilimi ve modern ordularda disiplin ve din eğitimi konuları incelenecektir.

Bu panelde konuşulanları ve çıkan sonuçları da, ?Asker ve Dini Değerler? konusuna hasredeceğimiz, Adaleti Savunanlar Bülteninin 8 inci sayısında yayınlamaya çalışacağız.

Değerli hazırlıkları ve kıymetli fikirleri ile Panelimize katılan konuşmacı dostlarımıza, çalışmaları izlemek için buraya gelen siz misafirlerimize tekrar teşekkür ediyor, yapılacak mesainin hayırlara vesile olmasını diliyor ve saygılarımı sunuyorum.

(Bizim  Açış Konuşmamızla başlayan panel,

Bizim aşağıdaki kapanış konuşmamıla ?Asker ve Dini Değerler Paneli? son bulmuştur.)

BİLDİRLERLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELER:

Birinci Bildirinin Takdiminden;

İkinci Bildirinin Takdiminden;

Üçüncü Bildirinin Takdiminden;

Dördüncü Bildirinin Takdiminden;

Beşinci Bildirinin Takdiminden;

Altıncı Bildirinin Takdiminden;

PANEL KAPANIŞ KONUŞMASI VE SONUÇ:

Ülkemiz,

Dini hayatın kısıtlamalara maruz olduğu ve büyük baskılar altında tutulduğu; İnanç özgürlüğüne dönük her talebin, laiklik karşıtı olarak gösterilerek geri çevrildiği ve cezalandırma yollarının arandığı;

Kamu Kurum ve Kuruluşlarından, ilk, orta ve yüksek öğrenimden, dindar insanların tasfiye edildiği;

Sıkıntılı ve tehlikeli bir dönemden geçmektedir.

Dayatmacı çevreler destek ve gücü, maalesef Silahlı Kuvvetlerimizin milletin dini değerlerini devletin geleceği için tehdit olarak görüp göstermesinden alıyorlar.

Bu durum görmezden gelinerek, köklü değişiklerin sükunetle yapılması mümkün görülmemektedir.

Temel hak ve özgürlükler alanında, inanca dönük her talep, müthiş dirençle karşılanmaktadır.

Direnç gösteren Kurum ve kişiler Silahlı Kuvvetlerin arkasında olduğuna inanıyor ve güveniyor.

Hem Silahlı Kuvvetlerimizin gerçek güçüne ulaşması, hem ülkemizde huzur ve istikrarın tesisi ve hem de Türkiye?nin güçlü bir dünya devleti olabilmesi için:

Silahlı Kuvvetlerin personel alma, yetiştirme ve tasfiye politikaları;Ordumuzun daha güçlü olması, rejimin selameti, istikrar,  milletin refah ve huzuru, devletin güvenlik ve bekâsı için, yalnızca Silahlı Kuvvetlere bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu nedenle, millet silahlı kuvvetleri ile yakından ilgilenmelidir. 02 MART 2008

Adnan Tanrıverdi

E. Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

NOT: ?DİN İŞLERİ İÇİN 10 SUBAY YETERLİ MİDİR?? yazımıza ;

http://www.adnantanriverdi.com/index.php/askeri-konular/yuksek-askeri-sura-kararlari/irtica-yorumlari/238-din-isleri-icin-10-subay-yeter-mi-25-temmuz-2009.html

linkinden ulaşılabilir.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn