İktidarın YAŞ Karnesi (16 Aralık 2007)

İKTİDARIN YAŞ KARNESİ 

Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) 2007 yılının ikinci toplantısını 30 Kasım Tarihinde gerçekleştirdi. YAŞ, istişarî bir organdır(1). Kararlarının yürürlüğe konulması siyasî organların onayı ile mümkündür(2). Dolayısıyla, YAŞ Kararlarının uygulanmasında, onay makamlarının doğrudan sorumluluğu bulunmaktadır. 

YAŞ, 1987 tarihinden itibaren, yargıyı devre dışı bırakarak,  asker kişilerin özlük hakları ile ilgili kararlar almakta ve  siyasî makamların onayı ile de bu kararlar kesin hüküm haline dönüşmektedir. Hukuk dışı ve adil olmayan işlemler sonuçunda çok sayıda Silahlı Kuvvetler mensubu (1612 Sb. Ve Astsb.)mağdur edilmiştir.

 

Son toplantıda 38 (7?si irticai tutum ve davranışlardan; 31?i uyuşturucu alışkanlığı veya ahlak dışı ilişkileri bulunduğundan) subay ve astsubay, re?sen ayırma işlemine tabi tutulmuştur. 

AK Partinin iktidarda bulunduğu 5 yıllık sürede (2002-2007), re?sen ayırma işlemine tabi tutulan askerî şahıs miktarı 181?i bulmuştur. Açıklamalardan anlaşıldığına göre, bu sayının 85?i irticaî nedenlerden, 96?sı ise ahlakî durumdan işleme tabi tutulmuştur. Daha önceki yıllarda ayırım yapılmazken, son iki yılda, ayrılanlar tasnif edilmektedir. 

Hangi sebepten olursa olsun, yargılanmadan ve yargıya baş vurma hakkı da ellerinden alınarak kişilerin kesin işleme tabi tutulmasını hukukla bağdaştırmak mümkün değildir.  Bu nedenle, irtica veya ahlâk dışı tutum gibi sebeplerle, yapılan tasniflerin de isabetli olamayacağı kesindir. 

Ancak, inançlarını yerine getiren mütedeyyin insanlar ile, ahlâk dışı tutum ve davranışları  alışkanlık haline getirmiş olanları, yan yana getirip, orduda disiplinin bozulmasının sebebi sayıp, ayırma işlemine tabi tutmak, gerçekten ibretlik, incitici ve toplumun değer yargılarına taban tabana zıt, anlaşılması güç bir uygulamadır. 

Anlayamadığımız bir diğer husus da; Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kararı nasıl onayladığıdır. Başbakanlığı döneminde hukuk dışı bulduğu için şerh koyduğu bir uygulamayı şimdi nasıl normal bulabilir? Hem, kendileri de bu mücadelenin içinden, milletimizin desteği ile bulundukları makama gelmediler mi? 

?Disiplinsizlik ve ahlâkî durum sebebiyle ayırma? işlemine tabi tutulacak kişilerin tespitindeki prosedürü biliyoruz. Dosyalar Kuvvetlerden süzülerek Genelkurmay Başkanlığına geliyor ve kişilerin durumunun Yüksek Askerî Şûra gündemine alınıp alınmaması en son Sayın Genelkurmay başkanının kararına kalıyor. 

Sayın Cumhurbaşkanımız, Kasım ayı başlarında, Sayın Genelkurmay Başkanımızın kendileri ile yaptığı haftalık görüşmelerden birinde; ?Paşam, daha önce şerh koyduğum bir durumu, bu gün, bu makamda, hiçbir şey olmamış gibi onaylayamam. Millete karşı sorumluluğum da bunu gerektiriyor. Bu nedenle önümüzdeki Şurada ?disiplinsizlik ve ahlâkî durum sebebiyle? ayırma işlemi gündeme alınmamalı, disiplinin temini için Silahlı Kuvvetlerimizin elinde mevcut  hukuki imkanlar kullanılmalıdır.? Diyebilirdi. Nasıl, makamına sunulan kişilerin Şura gündemine alınıp alınmaması, Sayın Genelkurmay Başkanın yetkisine tabi ise, özellikle subaylar hakkındaki işlemleri onaylayıp onaylamama yetkisi de Sayın Cumhurbaşkanına aittir. 

İkaza rağmen, re?sen ayırma işlemlerinin YAŞ gündemine alınması mümkün olmazdı. Aksi takdirde, Genelkurmay Başkanı ile Cumhurbaşkanının arasında bir otorite mücadelesine işaret ederdi ki, bu mücadelede Cumhurbaşkanlık makamının iradesi hakim gelirdi. 

Bu ikaz vaktinde olmuş olsaydı:

Son Şura?daki ?38? kişi YAŞ gündemine alınmayacaktı. Ya, Kuvvet Komutanlıklarınca işlem yapılıp, re?sen ayırma işlemine tabi tutulacaklardı. Ya da, suçlarından dolayı yargıya havale edileceklerdi. Her iki halde de, ayırma işlemine maruz kalanlar, yargıya baş vurabilecekler ve haksızlığa uğrayanlar haklarını alabileceklerdi. Yani suçlular cezalarını bulmuş, haksızlıklar önlenmiş, Silahlı Kuvvetlerde disiplin temin edilmiş ve adalet tahakkuk etmiş olacaktı. 

Ayrıca; Silahlı Kuvvetlerimizde, inançlı insanlar üzerindeki baskı kalkmış, inançlı insanlara baskı yaparak makam ve mevki kazanacağını düşünenlerin elinden bu imkan alınmış, milletin değerleri ile mücadele etmeyi kendine vazife edinenlerin hızı da kesilmiş olacaktı. 

Silahlı Kuvvetlerin dışında da, üniversitelerde ve toplumun diğer kesimlerinde, örtülerinden dolayı genç kızlarımızla uğraşarak gündeme gelen garnizon komutanları, mülki idare amirleri ve üniversite yöneticileri, önemli bir destekten mahrum olacaklardı. 

Ülkemizde yaşanan örtünme krizinin çözümü için bir dönüm noktası olabilecek bir fırsat, siyasi otorite tarafından değerlendirilememiştir. 

Son on yıl içinde; 259 mazlumun ahı Sayın Erbakan?ı, 408 mazlumun ahı Sayın Mesut Yılmaz?ı, 224 mazlumun ahı da Sayın Ecevit?i iktidardan etmişti. Hem de TBMM?den partileri ile birlikte silinip gitmişlerdi de ne olduklarını anlayamamışlardı. 

Dost acı söyler. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Başbakanımıza sesleniyorum. Sizin iktidarınızda mağdur olanların sayısı, ilk sene 9 iken, son sene 61 olacak şekilde artarak 181 olmuştur.

Dur demenin zamanı gelmedi mi? 16 Aralık 2007

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

 

Notlar:

  1. 1.      1612 sayılı Yüksek Askeri Şuranın Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki kanunun ?3.? Maddesi.
  2. 2.      926 sayılı TSK Personel  Kanununun ?50.? Md. ?c? fıkrası; 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunun ?Ek 26?. maddesinin ?a? fıkrası.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn