Yarı Başkanlık Döneminde İlk Cumhurbaşkanı Adayımız(25 Haziran 2014)

Adnan Tanrıverdi tarafından yazıldı.

2014 CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE

YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI OLACAKTIR

Yarı Başkanılık Döneminin Başlangıcı

Cumhurbaşkanı ilk defa halk tarafından seçilecek.

Seçilebilmesi için yüzde ellinin üzerinde oy alması gerekir.

Tek Parti Hükümeti de olsa Başbakanın partisinin oy oranının Cumhurbaşkanlarının aldığı oy yüzdesinin üzerine çıkması nadiren mümkün olabilir.

Genellikle koalisyonlara mecbur bırakan oy dağılımı, Cumhurbaşkanına nazaran daha az oy almış bir partinin liderinin Başbakan olmasına sebep olabilecektir.

Böyle bir siyasi tablo, geniş yetkilere sahip, arkasında yüzde ellinin üzerinde oy desteği olan Cumhurbaşkanı ile hassas dengelerle ayakta duran koalisyon Hükümeti ve Başbakanı arasında irade yarışına sebep olabilir.

Genellikle de her iki merkezin çevresindeki makam ve kademeler rekabeti kışkırtacaklardır.

T.C. Anayasası Cumhurbaşkanını yasama, yürütme ve yargı üzerinde kullanabileceği yetkilerle donatmıştır.

Cumhurbaşkanının Yasama ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 a )

Cumhurbaşkanının Yürütme ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 b)

Cumhurbaşkanının Yargı ile ilgili yetkileri: (T.C. Anayasası Md. 104 c )

Cumhurbaşkanının cezai sorumsuzluğu:

Bu geniş yetkilere karşılık, Başbakan veya Bakanlardan birinin imzası ile Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerden ilgili bakan ve Başbakan sorumludur. Tek başına yaptığı işlemlerden ise Cumhurbaşkanı aleyhinde yargıya başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılabilmektedir. (T.C. Anayasası Md. 105 )

Başbakanın görev ve sorumlulukları; (T.C. Anayasası Md. 107 )

29 Ağustos 2014 tarihi, yönetim şekli bakımından, Türkiye için YENİ BİR DÖNEMİN başlangıcı olacaktır.

Bu dönem, 8. Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal ve 11. Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül dışında gelmiş ve geçmiş bütün Cumhurbaşkanlarının örtülü olarak kullandıkları geniş yetkilerin, Millet tarafından seçilmiş yeni Cumhurbaşkanları tarafından, liderlik yetenekleri ölçüsünde AÇIK OLARAK kullanılacağı bir dönem olacaktır.                                                                                                    

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği yeni dönemin Literatürdeki adı ?YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ ?dir

Yarı başkanlık sistemi ?cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği parlamenter sistem" olarak da tanımlanmaktadır. Fransa, Çin, Rusya federasyonu ve bazı Avrupa ülkelerinde uygulanmaktadır.

Yarı Başkanlık Sisteminin Başkanlık sisteminden farkı;

Geniş Anayasal yetkilerle donatılmış ve halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanının bu yetkileri sonuna kadar kullanabilmesi ancak, hükümeti kuran parti içinden çıkmış ve Başbakanla uyumlu bir çalışma prensibi üzerinde anlaşmış olması ile mümkündür.

Hükümetin başka bir parti tarafından kurulması, Cumhurbaşkanının ise muhalif bir parti tabanına dayanması, devletin tepesinde kargaşaya davetiye anlamına gelecektir.

Başkanlık Sisteminin Anayasamıza girmesine kadar, Cumhurbaşkanımızın Millet tarafından seçilmesi bu makamı, yürütmede Başbakanlığın da üzerinde çok önemli bir güç merkezi haline getirecektir.

Muhalefetin çatı adayı İslâmi gelenekten gelen Sayın Ekmelettin İhsanoğlu olsun veya muhalefetin dünya görüşüne sahip başka birisi olsun Milletimiz, Başbakanla Cumhurbaşkanının çatışma ortamına gireceği bir tercih yapmayacak kadar sağduyulu davranacağına kesin gözü ile bakmak ve AK Parti adayı dışında birisinin halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini kabul etmek gerekmektedir. .

Geniş Anayasal yetkilerle donatılmış, liderlik nitelikleri yüksek ve bütün yetkileri kullanma azim ve yeteneğine sahip bir Cumhurbaşkanı, Ülkemizin önemli sorunlarının çözümlenmesi için, önemli bir fırsat olarak görülmelidir.

Ülke olarak çözüm bekleyen dört önemli meselemiz bulunmaktadır.

Birincisi;

Milli İradenin Devletin bütün kurumları üzerinde etkin otoritesinin temin edilmesi,

İkincisi;

Temel hak ve özgürlükleri teminat altına alma imkânı veren, bağımsız ve tarafsız yargıyı inşa edebilen, merkezi hükümetin dış dünyaya yönelmesine imkân veren yeni yönetim şeklini belirleyen ve TBMM?nin bütün sorunların çözümünde nihai merci olmasını sağlayan YENİ ANAYASA ?nın Milletimizin oyuna sunulması,

Üçüncüsü;

Tam eşit vatandaşlık hukukunu sağlama (ne fazla, ne eksik, tam eşit) hedefine uygun olarak, bölücü teröre karşı, ?ÇÖZÜM SÜRECİNİN? sonuçlandırılması,

Dördüncüsü de;

İslâm Dünyasının bir irade altında toplanabilmesi için Müslüman Milletlere önderlik yapmaktır.

12 yıl önce var olup, toplumu bunaltan pek çok sorun bu gün mevcut değildir. Bu kazanım, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Liderliğindeki AK Partinin sağlamış olduğu SİYASİ İSTİKRAR sayesinde olmuştur. Koalisyonlara ihtiyaç kalmadan tek parti tarafından üst üste üç dönemde iktidar çıkarılması, güçlü liderlik nitelikleri ile de birleşince siyasi parazitlerin prim yapmadığı istikrar ortamını sağlamıştır.

Yeni dönemde de istikrarın muhafazası fevkalade önem arz etmektedir.

Yarı başkanlık sisteminde de Cumhurbaşkanı ile uyumlu bir hükümet ve hükümetin arkasında güçlü bir parlamento desteği, başta siyasi alanda olmak üzere ülkemizde istikrarın tesis ve devamı için sağlanması gereken şartlar olarak görülmelidir.

Geçtiğimiz dönemlerde sayısız krizler, tereyağından kıl çeker gibi, tasavvurların üstünde bir başarı ve süratle, memleketimize zararı dokunmasına imkân verilmeden çözülmüştür. Bunun bir sebebi siyasi istikrar ise diğeri ve daha önemlisi Başbakanımızın yüksek feraset ve üstün cesaretidir.

Şimdi bu iki imkân yine birlikte sağlanmalıdır.

Yeni dönemde Cumhurbaşkanının geniş yetkilerini, ülke çıkarlarına en uygun olacak şekilde, yerinde, zamanında ve kararlı olarak kullanacak aday, Sayın Recep Tayyip Erdoğan?dır.

Yarı Başkanlık Sisteminin ilk döneminde bütün yetkilerin, ülke yararına kullanıldığı örnek bir uygulama da fevkalade önem kazanmaktadır.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan?ın partinin başından ayrılması sonrasında 2015 ve 2019 Genel Millet Vekili seçimlerinde AK Partinin tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamama riski bulunmaktadır.

2019?a kadar Başkanlık Sisteminin Anayasaya girmesi de mümkün olmayabilir.

AK Parti olarak ve bu partiye gönül vermiş olanların aday belirlemedeki açmazı buradadır. Bir tarafta Cumhurbaşkanlığına güçlü bir liderin aday gösterilme isteği, diğer tarafta, liderin ayrılması ile siyasi istikrarı devam ettirecek çoğunluğu sağlayamama riski.

Böyle durumda seçimi ve kararı gerçek lidere bırakmak gerekir.

Geçmiş icraatlarında tespit edilen doğruyu seçme hasletine güvenerek, Cumhurbaşkanı adayımız bizzat Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlenmeli ve bu memleketi sevenler de onun ve arkasında bıraktığı partinin desteğinde bulunmalıdır.

Sonuç olarak;

29 Ağustos 2014 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti YARI BAŞKANLIK dönemine geçmektedir.

Yeni Cumhurbaşkanımız liderlik nitelikleri yüksek ve kendinden sonrakilere örnek uygulamalar bırakma yeteneğine sahip bir zat olmalıdır.

Arkasında meclis desteği devam etmelidir.

Adayın seçiminin de Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık iradelerinin, memleket sorunlarının çözümü istikametinde birleştirilerek kullanılmasını ve önümüzdeki iki Genel Millet Vekili seçimlerinde AK Partinin tek başına iktidar olmasını sağlayacak tedbirleri içerecek şekilde yapacağına inanıp güvendiğimiz Başbakanımıza bırakılmalıdır.

Onun tercihi en doğru tercih olarak kabul edilmeli ve bu kabul ile verilecek karar desteklenmelidir.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hepimize, Milletimize ve İslâm Âlemine hayırlar getirmesini dilerim. 25 Haziran 2014

Adnan Tanrıverdi

Emekli General

ASSAM Ynt. Krl. Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn