TESUD BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMALIYDI (10 Şubat 2008)

TESUD BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMALIYDI 

(Mektup 10 Şubat 2008 tarihinde, Türkiye Emekli Subaylar Derneği ?TESUD? Genel Başkanı ile Şube Başkanlarının ve diğer Asker Kökenli Derneklerin Genel Başkanlarının elektronik posta adreslerine gönderilmiştir.)

Rıza Paşam,

Silahlı Kuvvetlerimizin başını çektiği bir kısım Anayasal Kurum ve bazı siyasî partiler; İslâmî inancını yaşamına uygulama gayreti içinde bulunun insanlarımızın, devlet kadrolarında görev almalarını, inancı nedeniyle örtünen kızlarımızın yüksek öğrenim görmelerini, Devletimizin ve rejimimizin geleceği için tehdit olarak görmektedirler.

 

Yüksek yönetiminizde TESUD'un, gerçek bir dernek hüviyetine kavuştuğunu ve bir seri aktif etkinlikler icra ettiğini uzaktan da olsa takip ediyorum.

Yüksek öğrenimde, başörtüsünün serbest olması için başlatılan Anayasa değişikliği çalışmasına ve Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi gayretlerine TESUD olarak siz de karşı çıktınız.

Tabii ki siyaset yapmak ve bir siyasi programa destek vermek gibi bir amacım yoktur. Böyle bir niyetim olsaydı, herhalde şimdiye kadar aktif olarak bir siyasi partinin içinde yer almış olurdum.

Ülkemin meselelerine beni iten, inancım ile milletime ve devletime olan muhabbetimdir.

Bu açıdan bakınca, milletin manevî değerlerinin bir devletin bekası için tehdit olabileceği düşüncesinin, ciddi olarak yeniden değerlendirilmesi gereken bir anlayış olduğu kanaatindeyim. Milletin maneviyatı, inancı ve dindarlığı devleti için tehdit olabilir mi? Devletin, vatandaşının inancını yaşayabilmesi için üstüne şemsiye olması gerekirken, kısıtlama ve yasaklar getirmesi anlaşılabilir tutum olarak görülmüyor.

Son, başörtüsüne yüksek öğrenimde özgürlük girişimi de bu türden bir olay. Ek?teki ?Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulunun ?Tesettür Fetvası?nda da görüleceği gibi, başörtüsü Müslüman kadın için dînin bir emridir. Bunu görmezden gelmek, bu vatandaşları devletin karşısına almak demektir. Yasaklara karşı vatandaşların talebinin siyasetle zerre kadar ilişkisi yoktur. İlişkisi, haklarını savunanlardan yana olmaktan ileri gitmez. Bütün kurumlar ve siyasi partiler yasakların karşısında olsalar, siyasi yelpazenin hemen değiştiğini görürsünüz. Ne yapsınlar, devlet ile inançları arasında sıkışmış insanlar, inançlarına engel koyan güçlere aferin mi desinler?

Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizi ve değerlerini iyi tahlil edemiyor. Bu nedenle de milletin değerleri ile Silahlı Kuvvetlerimizin savunduğu değerler arasındaki açı gün geçtikçe açılıyor. 

Rıza Paşam,

Anlaşılabilir gibi değil ama, muvazzaf kadrolarımızın tutumları, içlerinde bulundukları ortam nedeni ile kısmen hoş görülebilir. Ama, emeklilerin yanlışları savunmaya devam etmelerini anlayamıyorum.

Bence emekliler Silahlı Kuvvetlerle millet arasında köprü olacaksa; Muvazzafların dayatmalarını millete karşı savunan değil de, milletin duygu ve değerlerini Silahlı Kuvvetlere aktaran bir köprü olmalıdır. İlişki daha sağlıklı hale döner.

Akranlarımızın tabutları cami önlerine gelmeye başladı. Artık, ahireti ve hesap gününü daha fazla düşünme devresine çoktan girdik. Dini değerlerle mücadele etmek insanın hayrına olmaz. Hayat bitici ölüm muhakkak. Yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan hesap vermek de kesin. 

Rıza Paşam,

Dernek yönetimindeki çok arkadaşı tanıyorum. Sizinle de hukukumuz var, sevdiğim ve saydığım bir ağabeyimsiniz. Hepiniz dini bütün insanlarsınız. Ne olur yanlış yapmayın. Dinine sarılan insanlardan bu devlete ancak hizmet gelir, fedakarlık gelir. Onlara karşı davranış ve eylemlerin içinde olmayın.

Haddimi aştımsa, hakkınızı helal edin. İnanın sizin iyiliğinizi düşünüyorum. O gülen yüzünüz bizi size yaklaştıran temizliğinizin işaretidir.

Selam ve saygılarımla. 10 Şubat 2008

Adnan Tanrıverdi

E. Tuğgeneral

ASDER Gnl.Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn