Din İşleri İçin 10 Subay Yeter mi? (25 Temmuz 2009)

DİN İŞLERİ İÇİN 10 SUBAY YETER Mİ?

Genelkurmay Başkanlığı resmi web sitesinde yaptığı bilgilendirme notunda;

''1983 yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulacak zorunlu dersler arasına alınmasından sonra, ortaya çıkan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni ihtiyacı, İlahiyat Fakültesi mezunlarından temin edilerek karşılanmaktadır.

Halen, TSK'da öğretmen sınıfı ilahiyat branşından çeşitli rütbelerde, 10 subay istihdam edilmektedir. Mevcut öğretmenlerin bir kısmının emeklilik gibi nedenlerle sistemden ayrılması, ayrıca geri kalanların da rütbelerinin yükselmesi, bunun doğal sonucunda emekliliklerinin yaklaşması sebebiyle, ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının karşılanması için ihtiyaç duyulan, 3 İlahiyat Fakültesi mezunu sözleşmeli subay temini planlanmıştır.'' demektedir.

 

TSK'nin İlahiyat Fakültesi çıkışlı sözleşmeli personel alıyor olması, basında sansasyon yaratmıştı.

Dini duyarlığı olan basın ümitlenirken, yandaş basın ne oluyor demeye getiren yazılar yazmaya başladı.

Genelkurmay Başkanlığı, zihniyet değişikliği oluyor algılamasından rahatsız oldu ki, İlahiyat mezunlarını alma gerekçesini açıklayan yukarıdaki notu sitesine koydu.

Sanki bu tür personel almak zorunda kaldığı için özür diliyor.
Disiplinsizlik gerekçe gösterilerek, dindar subay-astsubayların tasfiyesinin yoğun bir şekilde başladığı 1995 yılından sonra ilk defa bu tür personel alımına gidiliyor olmasını yine de dikkat çekici bir gelişme olarak görmek gerekmektedir. 


YAŞ kararı ile re 'sen emekli edilen Öğretmen Bnb. Arif Çelenk ve Öğretmen Yüzbaşı Murat Balçık ile, aynı akıbete uğramamak için istifa etmek zorunda kalan Öğretmen Yb. İbrahim Erkek ve Öğretmen Bnb. Selahattin Arslan'ı hatırlamamak mümkün değildir. Liyakatlerine ve disiplinlerine kefil olabileceğimiz bu güzide arkadaşlarımız o zaman, Askerî Lise ve Astsubay Hazırlama Okullarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerini veriyorlardı.

Böyle acayip bir şey olabilir mi?

Gençlere dini bilgiler vermek için eğitim görmüş ve eğitimleri ile ilgili bir meslekte görev yaparken, irtica paranoyasına tutulmuş zihniyet tarafından, tasfiyeye tabi tutuluyorlar.

İnsan dindar olmasa İlahiyat Fakültesine gider mi?

Öğrendiğini yaşamayacaksa, konunun öğretmeni olur mu?

Pekiyi, 28 Şubatçılar ne yaptıklarını biliyor mu?

28 Şubat öyle bir ters rüzgar estirmişti ki, ayrılan öğretmenlerin yerleri yedek subaylık yapan İlahiyat kökenli öğretmenlerce, yasak savma kabilinden doldurulmaya çalışılıyor; sınıflar birleştirilerek, dersler konferans salonlarında veriliyor ve TSK' nın tepesindeki zihniyet nedeniyle de, öğrenciler derslere ilgisiz kalıyorlardı. 


Genelkurmay'ın açıklamasından, ilahiyat kökenli 10 öğretmenin kaldığı anlaşılmaktadır.

Bunların da, orta öğrenim seviyesinde bulunan dört Askerî Lise ile, üç Astsubay Hazırlama Okulunda ?Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi? öğretmenliğinde görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Dindar insanlar tasfiye edildiğine göre, Zekeriya Beyaz Hoca emsali, din sosyolojisi ve din felsefesi okumuş İlahiyat Fakültesi mezunu bulmak zor olmasa gerek. Tam 28 Şubat zihniyetine uygun, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni istihdam etme imkanı sağlanmış olur. 


Türk Ordusuna 10 İlahiyatçı yeter mi?

Osmanlı Ordusunda alaylarda müftülükler ve taburlarda da tabur imamlıkları vardı. Yani yaklaşık 1000 kişiye bir imam, 3000 kişiye de müftü görevlendiriliyordu. Tabii o zamanlar, şimdiki gibi namaz kılanlar değil kılmayanlar Harp Okullarından atılıyorlardı.

Alay Müftülük ve Tabur İmamlık Kadroları Cumhuriyetle birlikte kaldırıldı.

1948 de ihtiyaç duyulduğu için yeniden ihdas edilen bu kadrolar, 1967 de tekrar kaldırılarak yerine, İlahiyatçı Subaylardan oluşan ?Din İşleri Subaylığı? şekline dönüştürüldü. Ancak, Din İşleri Subaylarına, personel mevcudunu %100'e çıkaran sefer kadrolarında yer verildi. Genelkurmay açıklamasından da anlaşılacağına göre, BİR MİLYONLUK TÜRK ORDUSUNDA 10 TANE DİN İŞLERİ SUBAYI bulunmakta ve onlarda, zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yapmaktadırlar. Bu subayların eşleri tesettürüne dikkat etmek isterse veya kendileri ibadetlerini yerine getirirlerse, irtica nedeniyle re 'sen emeklilik tehdidi ile karşı karşıya bulunmaktadırlar.

Bu hali, Müslüman Türk Milletine yakıştırabilenler, beri gelsin. 


Birleşmiş Milletlere üye 195 Ülkeden, bizimle birlikte 21 tanesinin silahlı Kuvvetlerinde ?Din İşleri Subayı? bulunmamaktadır.

Silahlı Kuvvetler personelinin dini bilgilerinin ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanmasını, moral değerleri ve muharebe gücünü arttıran, önemli bir faktör olarak kabul eden devletlerin tutumu ise ibret alınacak seviyededir.

ABD her 1200 kişiye, Almanya 1500 kişiye, Fransa 1000 kişiye, Avustralya 550 kişiye bir Din İşleri Subayı istihdam etmektedir.

ABD;

Savunma Bakanlığında, ?Silahlı Kuvvetler Din İşleri Subayları Kurulu?,

Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarında, dini ve ahlaki konularda müşavirlik yapmak üzere ?Din İşleri Başkanlıkları?,

Kuvvet Komutanlıklarının her birinde ?Din İşleri Subay Okulu?,

Taburlarda ve gemilerde ?Din İşleri Subayları? bulunmaktadır.

ABD Ordusunun din işleri başkanı Tümgeneraldir.

Din işlerinin düzenlenmesini bir esasa bağlamak üzere talimnameleri bulunmaktadır. (Bütün sınıf talimnameleri ABD talimnamelerinde tercüme edilmiş olmasına rağmen, bu talimname TSK envanterinde bulunmamaktadır.)

Kara Kuvvetlerine ait olanının 3. maddesi ?Ordu dini esaslar üzerine kurulmuştur. Din İşleri Subayı, bu temeli sağlamlaştırmak suretiyle orduyu dini prensiplerin bir kal 'ası yapar. Böylelikle askeri, morali sağlam, memleketine sadık olur.? kesin yargısını içerir.

Aynı talimnamenin 109. maddesinde ?Tanrıyı askere, askeri Tanrıya yaklaştırmak; muharebede garnizondakinden daha fazla gereklidir. Bir muharibi, Allah'ından başka hiç bir şey takviye edemez.? ifadesi yer almaktadır.

ABD din işlerindeki yapılanmada Osmanlı Ordusundaki yapılanmayı örnek almıştır.

Laik sistemin beşiği olan Fransa'nın Ordusundaki dini yapılanma ise; her semavi dine mevcutları kadar yer veren bir duruma sahiptir. 459 000 kişilik Fransız Ordusunda 431 Din İşleri Subayı görev yapmaktadır. Bunların 283'ü Katolik, 91'i Protestan, 45'i Yahudi ve 12'i Müslümandır. Ordudaki Müslüman sayısının artarak 40 000'e ulaşması nedeniyle, 2010 yılına kadar, Müslüman Din İşleri Subay sayısını 40'a çıkarmayı planlamıştır. 


Derdimizi anlatmak için tarihimiz bize yeterken, bizden örnek alıp kurulan ordulardan gerekçe göstermek ne kadar incitici.

ASDER, Silahlı Kuvvetlerdeki din eğitiminin önem ve ihtiyacını milletimizin dikkatine sunmak üzere 02 Mart 2008 tarihinde, alanlarında uzman altı panelistin katılımı ile bir panel gerçekleştirmiştir. Paneldeki bildirileri ASDER Bülteninin 8. sayısına, 96 sayfalık bir ek olarak yayınlamıştır. E. Öğretmen Bnb. Arif Çelenk'in, ?Modern Ordularda Din Eğitimi? başlıklı bildirisi de tam bu konu ile ilgili. Meseleyi geçen yıl ele alarak, üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz. Söylediklerimizin bir gün dikkate alınacağından da ümitliyiz.

Milletimizi bu hale getirenler, askeri bu milletin nüvesi olmaktan çıkaranlar, milletin dinini tehdit görenler, askeri okullarda, kurumlarda ve kışlalarda ibadeti yasaklayanlar, din öğrenimini engelleyenler, dindar subayları tasfiye edenler, bu millete ve devletine yaptıklarından dolayı tarihe hesap veremeyeceklerdir.

Türk Ordusunda en az 1000 adet, ehil Din İşleri Subayı bulunması gerekirken, sadece 10 subayın bulunması ve bunların emekliliği nedeniyle boşalacak yere yeni üç subayın alınması üzerine Genelkurmayın açıklaması, ibretle tarihin sayfalarına geçmesi için burada not düşüyorum.

Bu gelişmelerden üzülüyorum.

Müslüman Milletimizin bir ferdi ve Ordumuzun eski bir mensubu olarak da utanıyorum.

Ama bu mesele askerin ihtiyarına bırakılamayacak kadar önemlidir.

Siyasîler sahip çıkmaz ise, Millet sahip çıkmalıdır. 25 Temmuz 2009

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn