Tasarıdaki Noksanlıklar Giderilmelidir (17 Şubat 2011)

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİM

 

Başbakanlık tarafından hazırlanarak, TBMM'ne sunulan ve Savunma Komisyonunda kabul edilerek Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilen ?Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı? titiz çalışma sonucunda ayrıntılı olarak hazırlanmış bir tasarı olarak değerlendirilmelidir.

YAŞ Mağdurlarını kapsamaktadır. Siyasi iradenin iyi niyetli olduğunda tereddüt yoktur. Ancak, işlemlerin tesisinden sorumlu Asker cephesi için aynı değerlendirmeyi yapmak mümkün değildir.

İstenmeyen durumlarla karşılaşılmaması için, ciddi olarak mahzurlu gördüğümüz aşağıdaki yedi noktadaki noksanlıkların giderilmesinin hayati öneme haiz olduğuna inanıyoruz.


 

Mesele, Yasama Organında çözülmelidir. İdareye takdir yetkisi verilmemelidir. MSB, YAŞ ve AYİM taraftır. Çözüm bu kurumların dışında aranmalıdır.

Mahzurlu Gördüğümüz hususlar ve çözümleri aşağıda sıralanmıştır.

  1. Kapsamı dardır. Kapsam ?.. Yüksek Askeri Şura ve/veya idari kararla..? denilerek, üçlü, ikili ve bakan onaylı ayırma işlemlerini de kapsamalıdır. Sadece Silahlı Kuvvetlerlerden kesinleşmiş yargı kararı ile çıkarılanlar kapsam dışında bırakılmalıdır. Yargıya kapalı işlemler demek de kapsamı daraltır. Bütün idari işlemler dahil edilmelidir. 12 Mart ve 12 Eylül mağdurları da kapsama alınmalıdır. Yargıdan kaçırılan işlem sakat kabul edilmelidir.

  2. Başvurunun kabul ve reddine MSB Komisyonunun Karar Vermesi : Komisyon Bakanlık mensubu asker üyelerden oluşacaktır. ?..Gerektiğinde diğer Bakanlık ve kamu kurumlarından..? maksat, içişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı olsa gerektir. Bu komisyonun adil davranabileceğini düşünmek gaflet olur. Tabii ki müracaatlar bir makama yapılacak ve kanun kapsamına girip girmediği araştırılacaktır. Ama bu kurum ve komisyonun yetkileri kısıtlı olmalı ve kanun yetkiyi sınırlandırmalıdır. Sadece yukarıda belirttiğimiz şekliyle kanunun kapsamı içine girip girmediğine bakabilmelidir. Yani, kişi idari kararla mı re?sen emekli edilmiş, yoksa kesinleşmiş yargı kararı ile mi emekli edilmiş? Sadece bu ayırımı yapabilmelidir. MGK bu görevi yapsa, daha adil olur kanaatindeyim.

  3. Başvuruları Reddedilenlerin AYİM?e Başvurması: Mahkemenin yapısı değişmeden ve hakim bağımsızlığı sağlanmadan bu mahkemenin Genelkurmay Başkanlığı ve YAŞ çizgisi dışında karar verebilmesi mümkün görülmemektedir. Bunun yerine özel bir idare mahkemesi yetkilendirilmelidir.

  4. Mağdurların engellenen özlük hakları verilmiyor. Haksız işlemden dolayı maruz kalınmış maddi zarar ödenmiyor. İşlem haksız ise, zarar kişinin üzerinde bırakılmaz, bu zararı kamu paylaşır. İlişik kesilme tarihinden, kanunun çıktığı tarihe kadar geçen süre içinde, emsaline ödenen maaş ve tazminatların toplamı kişilere ödenmelidir. Ayrıca, tesis edilen işlem bütün sonuçları ile kaldırıldığı, kanunda hükme bağlanmalıdır..

  5. Daha önce ödenmiş ikramiyelerin güncellenerek iadesi: Bir kısım arkadaşlara sıkıntı yaşatabilir. Önce ödenenler, verilecek ikramiyeden mahsup edilmelidir.

  6. Kişilere, ilişikleri kesildikleri tarihteki kıdemleri üzerinden emekli kimlik kartı verilmesi; Özlük hakları emsallerine getirilirken, kimliklerinin getirilmemesi, manevi zararın karşılanmaması anlamına gelir. Bu da haksız işlemin bütün zararları telafi edilmemiş olur. Emekli edildiği rütbe ve kıdemine uygun kimlik kartı düzenlenmelidir.

  7. OYAK Kesintilerinin kişiler tarafından yatırılması: Kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarih ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında emsallerinin ödediği aidatlar ile aidatların kar paylarının kişiler tarafından yatırılması, kişinin zararının kendine ödettirilmesi anlamına gelir ki, adil değildir. Kişinin ilişiğinin kesildiği tarihteki kurumunca ödenmelidir.

Sayın Başbakanımızın mağduriyetleri gidermek konusunda kararlı ve çözümün hakkaniyetli olmasını istediğinden şüphemiz yok. Ancak, ?uyuşturucu kullanan ve ahlaksızlıktan atılanlara da mı emeklilik hakkı vereceğiz?, bahanesi ile alınan yetkilerin kötü niyetle kullanılabileceğini hatırlatmak istiyoruz. Bahsedilen suçları işleyenler için ceza kanunlarında, Silahlı kuvvetlerden çıkarmaya yetecek hükümler vardır. Yargılama yolunu kullanmayıp da, idari işlemleri tercih edenlerin söylemlerini samimi kabul etmemek gerektiğini de hatırlatmak isteriz.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 mağdurları da, geçmiş dönemin, asker oldukları için, hakları verilmeyen mağdurları olduğuna inanıyoruz. Onların olmadığı düzenlemelerin, inanç mağdurlarını da mahzun edeceğinin bilinmesini istiyoruz. Bu dönemlerin asker mağdurları da unutulmamalıdır.

Bunların dışında, 28 Şubat Sürecinde, inançlarından dolayı, idari işlemlerle kurumu ile ilişiği kesilmiş çok sayıda uzman personelin bulunduğu ve yine inançları nedeniyle kınama ve uyarma cezası aldığı için terfi ve tefeyyüzden mahrum bırakılan sivil kamu görevlisi olduğu da unutulmamalıdır. Onlar da kendi meselelerine adaletle yaklaşılarak haklarının verileceği günü beklemektedirler.

Bizden hatırlatması.

Tabii ki kişiler bütün kaybedilmiş haklarını burada alacak değiller.

Kim bilir, belki mağdurlar için, öbür dünyada hesaplaşmak daha hayırlıdır.

Ama adalet dağıtmaktan sorumlu olanlar için durum böyle mi? 17 Şubat 2011

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

ASDER Onursal Başkanı

 

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn