Karar İdeolojik ve Siyasidir (07 Haziran 2008)

Adnan Tanrıverdi tarafından yazıldı.

KARAR İDEOLOJİK VE SİYASİDİR

AZINLIĞIN ÇOĞUNLUĞA TAHAKKÜMÜNE YARDIM AMAÇLIDIR

Üniversitelerde başörtü yasağı, Anayasa [MADDE 10. ? Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. MADDE 42.? Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.] ve 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanununun [Ek-Madde 0017: (25.10.1990 tarih ve 3670 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle eklenmiştir.) Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir.]  açık hükümlerine rağmen, 28 Şubat Post Modern Darbesi ile fiilen uygulanmaya başlanan, hukuk dışı ve yasa dışı bir temel hak gaspıdır.

Yasak, darbe döneminin hukuk dışı bir uygulamasıdır. 28 Şubat 1997 MGK bildirisi ile başlayan Post Modern Darbe gibi, başı örtülü kız öğrencilerin üniversitelere girişini ve yüksek öğrenim görme hakkını engelleyen uygulamalar da gayri meşrudur.

 

Uygulama, toplumu geren, kutuplaşmaya sebep olan, toplumsal huzuru ve barışı baltalayan, azınlığın çoğunluğa tahakkümü anlamıma gelen, ideolojik ve siyasî boyut kazanan bir yasak olarak 10 yıldır uygulanmaktadır.

Mesele, hukuki ve yasal bir mesele olmayıp, ideolojik ve siyasi bir meseledir. Bunun çözüm yeri de, yargı değil, milletin çoğunluğunun vicdanı ve TBMM olmalıdır. Anayasa Mahkemesi tarafsız olabilseydi, önüne gelen davayı, Anayasanın 148. maddesine göre, [MADDE 148. ? Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler?? Kanunların şekil bakımından denetlenmesi,?? Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır.]  sadece şekil bakımından inceler ve aradan çekilirdi. Mesele de çözülürdü.

Şimdi sorun çözülmemiştir. Çözümsüzlüğe itilmiştir. Çünkü Anayasa Mahkemesi, İdeolojik ve siyasî davranmış, Anayasayı değil, 28 şubat kararlarını dikkate almıştır. Yani, Anayasa Mahkemesinin 9 üyesinin reyi, TBMM?deki 411 milletvekilinin oyundan, TBMM?de milletin %20?sini temsil eden partinin iradesi de milletin %80?ini temsil eden iradeden üstün görülmüştür.

Masum bir hak teslimi meselesi, Anayasal Kurumların güç mücadelesi ve içinden çıkılamaz bir rejim sorunu haline getirilmiştir.

Bütün bu gelişmelerde, son çözüm mercii milletin kararıdır. Mesele millete, TBMM?ni yok sayan kurumların durumunu da netleştirecek şekilde götürülmelidir.

Milletin çoğunluğu, haklarına meşru platformlarda sahip çıksaydı, bu gelişmeler olurken tepkisini meydanlarda gösterseydi, bu kararın çıkması için bildiri üstüne bildiri yayınlayanların hukuku ve bu milleti temsil etmedikleri anlaşılır ve Anayasa Mahkemesinden de yasakların  ve hak gaspının devamı istikametinde karar çıkarılamazdı.

Biz uysal koyun olduktan sonra, güdecek çobanlar daima olacaktır. 07 Haziran 2008

Adnan Tanrıverdi

E. Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn