YAŞ HUKUKÎ GİRİŞİM DOKÜMANI (YAŞ Mağdurları Yargılanmak İstiyor) (25 Ocak 2008) - İnceleme - 2

 

j) Re?sen emeklilikler, inancını yaşayanların tasfiyesi ve menfi kadrolaşmanın vasıtası haline getirilmiştir.

Yukarıdan beri yapılan incelemeler de göstermektedir ki, YAŞ Kararlarının re?sen emeklilik işlemleri ile ilgili bölümleri, hukukî olmaktan ziyade, ideolojik ve siyasîdir. YAŞ vasıtasıyla TSK?lerinde, tarihinin en geniş tasfiyelerinden biri gerçekleştirilmiştir. Bir taraftan, inançlı insanlar tasfiye edilirken, diğer yandan görevdekiler üzerinde tasfiye baskısı kurulmuş, öbür taraftan da yeni alınan personelin aile fotoğrafları incelenerek, kılık kıyafeti uygun bulunmayanlar mülâkatlarda elenmiştir. (EK-D Asker?i Liseye Giriş için Yapılacak mülakatlarda Öğrencilerden İstenen Bilgi Belgeler) Böylece YAŞ, Milletin manevî değerlerine ters ideolojik bir kadrolaşmanın vasıtası haline getirilmiştir.

k) Uygulamalar:

1)      İç Hukukumuzda:

Anayasamızın;

a) 2. maddesinde belirtilen ?Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.? İlkesini;

b) 10. maddesinde belirtilen ? Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.(Ek: 7.5.2004-5170/1 md.)Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.? İlkesine;

c) 24. maddesinde belirtilen ?Herkes, vicdan, dinî İnanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.? ilkesini;

d) 36. maddesinde belirtilen ?Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.? İlkesini;

e) 70. maddesinde belirtilen ?Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.? ilkesini;

İhlal etmektedir.

2)      Evrensel Hukukta ise:

a) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin  Kişi Hak ve Özgürlükleri ile ilgili Hükümlerinden:

I. ?Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.?

II. ?Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir.?

III. ?Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.?

IV. Herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.?

İlkelerine aykırı bulunmaktadır.

b) Avrupa Güvenlik Ve İşbirliği Teşkilatının  Helsinki Nihai Senedinde, ?Düşünce, vicdan,din ve inanç özgürlüklerini de kapsamak üzere, insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı? ile ilgili VII. Maddesinin Hükümlerinden:

I. ?Devletler, ırk, cinsiyet, dil ve din ayırımı gözetmeksizin, herkes için düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüklerini de kapsamak üzere, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterirler.?

II. ?Devletler, kendi vicdanının buyruğu uyarınca, tek başına ya da topluca bir din veya inanca inanmak ve onun gereklerini yerine getirmek özgürlüğünü kişiye tanırlar.?

İlkelerine aykırı bulunmaktadır.

 

l) MEVCUT MEVZUATTA YAPILMASI GEREKEN DEĞİŞİKLİKLERİN İNCELENMESİ:

Türk Silahlı Kuvvetlerinde Yüksek Askerî Şûra vasıtasıyla yürütülmekte olan hukuk dışı tasfiye işlemlerinin son bulması ve bu güne kadar gerçekleştirilenlerin telafi edilmesi için, Bu işlemlere yetki veren mevzuatta yapılması uygun olacak düzenlemeler.

1) Birinci Hareket Tarzı:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinde mevcut bulunan ?Yüksek Askerî Şûranın kararları yargı denetimi dışındadır.? Hükmünü Anayasa?dan çıkarmak.

Anayasanın kabul tarihi olan 1982 tarihinden, değişikliğin yapılacağı tarihe kadar; YAŞ Kararı ile disiplinsizlik ve ahlaki durum gerekçe gösterilerek, aslında inançları sebebiyle re?sen emekli edilen bütün  mağdurların, bu işlemlerden dolayı yargıya baş vurmalarını sağlayacak  yasal düzenlemeyi de yapmak.

Bu değişikliğin yapılması ile, YAŞ Kararlarının yargı denetiminin dışına çıkarıldığı tarih olan 1982 tarihinden, değişikliğin yapıldığı tarihe kadar YAŞ kararları ile yargılanmadan ve kendilerine bir suç isnat edilmeden ve de savunma hakkı da verilmeden hukuk dışı olarak re?sen emeklilik işlemine tabi tutulanların ve hem de bundan sonra bu işleme tabi tutulacakların önüne yargıda haklarını arama imkânı verilmiş olacaktır. Böylece, evrensel hukukta ve Anayasamızda belirtilen bir ilkenin gereği yerine getirilmiş olabilecektir.

Ancak, bu değişiklikle keyfiliklerin önü büyük ölçüde kapanmakla birlikte, yine de Askerî yargı sistemi devreye sokulmadan, K.K.lığı/j.Gn.K.lığı tarafından, idarî işlemlerle personelin mağdur edilmesi mümkün olabilecek, personel ancak mağduriyetten sonra hak arama imkânına kavuşabilecektir.

Yeni düzenleme, tart ve ihraçların yargı vasıtasıyla yapılması dışındaki imkanları kapatabilmelidir. Çünkü, askerî Yargı TSK?de disiplinin temini için yeterli yetki ile donatılmıştır.

2) İkinci Hareket Tarzı:

926 Sayılı TSK Personel Kanunun ilgili Maddeleri ile Sb./Astsb.Sicil Yönetmeliklerinin ilgili maddelerinin değiştirilmesi:

a) 926 sayılı TSK Personel Kanunun?disiplinsizlik ve ahlâkî durum sebebiyle ayırma? esaslarını düzenleyen, Subaylar için  50. maddesinin (c) fıkrası; Astsubaylar için; 94. maddesinin (b) fıkrası değiştirilerek ?Disiplinsizlik veya ahlakî durumları yargı kararları ile tescil edilen ve bu sebeplerden dolayı, Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyen subayların/astsubayların hizmet sürelerine bakılmaksızın haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.? Haline getirilmelidir.

b) 926 Sayılı Kanunun  29.07.1983 tarih ve 2870 sayılı Kanunla değişik 50. maddesinin (d) fıkrasının son bendinin son cümlesi ile, 94. maddesinin (c) fıkrasının son bendinin son cümlesi olan ?Bu gibi subaylardan/ astsubaylardan durumlarının Yüksek Askerî Şura tarafından incelenmesi Genelkurmay Başkanlığınca gerekli görülenlerin Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi, Yüksek Askerî Şûra kararı ile yapılır.? hükmü çıkarılmalıdır.

926 Sayılı Kanunun 50.(c) ve 94 (b) fıkralarının değiştirildiği tarih olan 29.07.1983 tarihinden, değişikliğin yapılacağı tarihe kadar, YAŞ Kararı ile disiplinsizlik ve ahlaki durum gerekçe gösterilerek, aslında inançları sebebiyle re?sen emekli edilen bütün  mağdurların iadei itibarı ve kaybedilmiş  haklarının iade edilebilmesi için de yasal düzenleme yapılmalıdır 

c) Kanunda yapılan değişikliğe paralel olarak; ?Disiplinsizlik ve ahlâki Durum nedeniyle ayırma sicil belgesi düzenlenmesi ve uygulanacak esasları? düzenleyen, Subay Sicil Yönetmeliğinin 92., Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 61. maddelerinin ?a? ve ?b? fıkraları, YAŞ?ya sevk imkanlarını ortadan kaldıracak ve  ?disiplinsizlik ve ahlâkî durumun? yargı kararı ile tescilini şart koşacak tarzda değiştirilmelidir.

Bu değişikliklerin yapılması halinde, personele hem ayırma işleminden önce yargı önünde savunma hakkı hem de  ayırma işleminden sonra yargıda hakkını arama imkanı sağlanabilecektir. Ancak, değişiklerin yapıldığı tarihten önceki ayırma işlemleri ile mağdur edilenlerin haklarının aranması imkânı sağlanamayacaktır.

Yine tekrar etmek gerekir ki bu değişiklikler, Askerî Yargı Sisteminin bulunması nedeniyle, TSK?de disiplininin teminine bir zarar getirmeyecektir. 

3) Üçüncü Hareket Tarzı:

Birinci ve ikinci hareket tarzlarında belirtilen değişiklikleri birlikte yapmak:

Birinci ve ikinci hareket tarzlarında belirtilen değişikliklerin tamamı gerçekleştirilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bünyesinde, laiklik ilkesinin de gerektirdiği inanç özgürlüğünün sağlanmasına, kişilere bağımsız yargı önünde savunma hakkı verilmesine ve mağdur edilenlerin ve edilebileceklerin yargıda hak arama yollarının açılmasına imkan saylayacağından, Evrensel insan hakları ilkeleri ile Anayasamızda belirtilen temel haklara ve hukuk devleti ilkesine uygun olacağından en iyi hareket tarzı olarak görülmektedir.