Yeni Cumhurbaşkanımız Hayırlı Olsun (28 Ağustos 2007)

YENİ CUMHURBAŞKANIMIZ HAYIRLI OLSUN

Cumhurbaşkanımız, Sn. Abdullah Gül, milletimize, Devletimize, Bölgemize, İslâm alemine ve tüm dünyaya hayırlı olsun!

Türkiye, Sayın Abdullah Gül?ün 11. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ile lider devlet olma yolunda önemli bir ivme kazanmıştır.

Ülkemiz, uluslar arası ilişkilerde, hak ve menfaatlerinin korunmasında ve savunulmasında daha güçlü olacaktır.

 

Milletimiz, yeni dönemde devletin tepesinde, kendi hukukunu koruyacak, devletin hoyrat gücünü üzerinde baskı unsuru olarak kullanmak isteyen anlayışı frenleyerek özgürlüklerin her kesim tarafından eşit olarak kullanılmasını sağlayacak bir Cumhurbaşkanına sahip olmuştur. İlerleyen zaman içinde en azılı ideolojik muhalifleri de görecelerdir ki, ülkemizde esecek meltem rüzgarlarından kendileri de en ileri derecede yararlanabileceklerdir.

Bu sonuç, 22 Temmuz 2007 genel seçimleri ile birlikte düşünüldüğünde, milli iradeyi tehdit olarak gören zihniyete milletimizin anlamlı bir cevabı niteliğinde ve statükoculara karşı demokrasinin zaferi olarak ortaya çıkmıştır.

 15 Nisan  2007 Tarihinde Adaleti Savunanlar Derneği olarak gerçekleştirdiğimiz ?Milli İradeye Saygı? konulu panelin açış konuşmasında, 2007 Yılının, hem genel seçimleri, hem de Cumhurbaşkanı seçimini içinde barındırdığından, demokrasinin ülkemizde yerleşmesi için bir kırılma yılı olacağını  değerlendirmiş ve yeni Cumhurbaşkanımızdan istediğimiz vasıfları da sıralamıştık. O gün, henüz Sayın Abdullah Gül?ün adaylığı açıklanmadan önce, şöyle söylemiştik

 ?Bu seçimin, yeni dönemin müspet başlangıcı olabilmesi için, yeni Cumhurbaşkanımızın,  Anayasa?da belirtilen niteliklerine ilave olarak ;

  • Ülkemizde, hukukun üstünlüğünün, tesisine;
  • TBMM?nin güçlendirilip, saygınlığının pekiştirilmesine;
  • Yargının, tarafsız ve bağımsızlığının, tam olarak teminine;
  • Milli iradenin, devletin bütün kurumlarına, hakim kılınmasının, sağlanmasına;
  • Temel ve evrensel, insan hak ve özgürlüklerinin, hayata geçirilmesine;
  • Devletin Kurumlarının, özellikle, Yasama, Yürütme, Yargı ve bağımsız Kurum ve Kuruluşların, uyumlu çalışmasının, teminine;
  • Ordunun, kışlasında kalmasına;
  • Üniversitelerin, bilim yuvası haline dönüştürülmesine;
  • Milli ve manevi değerlerin, korunup kollanmasına; milli birlik ve bütünlüğün, tesisine;
  • 84 yıllık cumhuriyetimizin birikimleri ile, milletin sahip olduğu, dininden ve tarihinden gelen, manevi değerlerinin, kaynaştırılmasına;
  • Türkiye?nin, bölgemizde, barış ve özgürlük limanı olarak, kabul edilmesine;

Yardımcı olabilecek;

  • Siyasetin ve TBMM?nin içinden,
  • Milletin değerlerini özümsemiş,
  • Milletin bütün fertlerine ve sahip olduğu değerlerine sahip çıkabilecek,
  • Herkesin benim Cumhurbaşkanım diyebileceği,
  • Liderlik vasıflarına sahip, geçmişi  ve yaşantısı ile milletin önünde imtihan vermiş ve bu imtihandan yüz akı ile çıkmış,
  • Yüksek ahlaki değerlere sahip,
  • hesaplanmış riskleri üslenebilen  ve CESUR,

Bir şahsiyet olması gerektiğini düşünüyoruz. CESARETİN bu makamlarda, fevkalade önemli olduğuna; kritik dönemlerde, kriz anlarında ve baskılar karşısında, bu vasfa sahip olmayan kişiliklerde; yukarıda sayılan bütün müspet vasıfların, sıfır ile çarpılacağına inanıyoruz. Onun için yeni Cumhurbaşkanımızın, CESUR olması gerektiğinin altını, ısrarla çiziyoruz.?

 

Umduğumuz vasıflardan daha fazlasına sahip olarak yeni Cumhurbaşkanımızın ülkemizi, dünya üzerinde layık olduğu birinci sınıf ve lider ülkeler seviyesine çıkaracağına güveniyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın TBMM?de yaptığı teşekkür konuşmasının içeriği de  Ülkemizin  olumlu ve önemli  bir fırsat yakaladığını göstermiştir.

 

Oluşan bu olumlu havayı hazmedemeyen ve tersine çevirmek isteyen çevreler yok mudur? Tabii ki vardır.

CHP, Cumhurbaşkanı seçim turlarına ve yemin törenine katılmadı.

Askerler ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer TBMM?nin açılış törenine; Askerler, Cumhurbaşkanının seçim  turlarına ve yemin törenine katılmadılar.

10 Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer görevi törensiz, basına kapalı ve adeta gizli ve kimseye göstermeden ve görünmeden teslim etti. Sn. A.Necdet Sezer, bu son davranışı, milletten kopuk yaşantısı, İslâmî inancını yaşamında uygulayan insanlara tahammülsüzlüğü, 2001 ekonomik krizine sebep oluşu ve 11. Cumhurbaşkanının seçimini engelleyen mukavemet cephesinin en çetin militanlığı ile hatırlanacaktır.

 

22 Temmuz genel seçimlerinden önceki muhalefet ve TBMM?nin Cumhurbaşkanını seçmesini önleme ve mukavemet cephesi hatırlanırsa, henüz YÖK ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar ile ADD, ÇYDD, TESUD vb sivil toplum örgütleri henüz  devreye sokulmadılar.

Şimdilik törenleri boykot ve protokol içerikli tepki ve eylemler uygulanmaktadır.

Genel seçimlerin sonucu daha fazlasına müsaade etmemektedir. Ancak protokol tercihleri gibi görünen bu tepkilere karşı etkin önlemler alınmaz ise, şimdilik  milli iradenin temsilcilerini baskı altına alarak psikolojik üstünlük temin etmeye yönelik bu eylemler, zaman içinde seçimler öncesinde olduğu gibi mukavemet cephesine dönüştürülerek, devlet çarkını işlemez hale sokup istikrarsızlığa neden olabilir. 

Milletin bütün kesimlerini kucaklamaya evet ama, milletin değerlerini hiçe sayan maksatlı ve kasıtlı davranışlara taviz vermeye hayır diyoruz. Millet de buna razı değildir.

Siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının yapıcı muhalefetine evet, ama bunların yıkıcı, kriz amaçlayan muhalefeti ile devlet kurumlarının her türlü muhalefetine hayır diyoruz.

 

Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt?ın 12 Nisan 2007 tarihindeki basın toplantısında beyanlarını demokrasi için bir teminat olarak algılamıştık. Ancak, 27 Nisan ve 08 Haziran internet bildirilerini ve seçim sonrasında sürdürdükleri olumsuz beyan ve tavırları ile, TBMM?i ve Cumhurbaşkanının yemin törenini boykotunu, 12 Nisan basın toplantısı ve parlamenter demokrasi anlayışı ile bağdaştıramadık.

Acaba, kendilerinin Genelkurmay Başkanlığı devir-teslim törenine Kuvvet Komutanlarından veya ordu komutanlarından bazıları katılmasaydı veya Kuvvet Komutanlıklarından birinde yapılan bir törene Genelkurmay Başkanı eşsiz olarak davet edilseydi, böyle bir davranışın hesabını sormazlarmıydı? Makamının hakkını koruyucu davranışlarda bulunmazmıydı?

Sayın Cumhurbaşkanı 30 Ağustos törenlerine eşsiz davet edilmiş. Pekiyi, bundan sonra Cumhurbaşkanlığınca düzenlenecek resepsiyonlara, bu gün eşsiz davet edenler, o zaman  eşsiz davet edilirlerse ne olacak?. Yani bundan sonra resepsiyonlar eşsiz mi olacak? Sayın Cumhurbaşkanı, davete icabet etmezse veya eşli katılırsa ne olacak? Bir başörtüsü saplantısı devletin üst kademesini nerelere götürüyor.

 

Türk toplumunun sürekli değişim içinde olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Değişen ve değerlerini yaşayıp korumaya çalışan insanları karnını kaşıyan insan zannetmek yanılgıdır. Artık bu insanlar, önleri ne kadar kesilmek istenilse de, tahsilli, donanımlı, dünya ile iletişim kurabilen, bilinçli ve kültürlü insanlardır. Ülkemizin geleceğini bu genç kuşak kuracaktır.

Milletin huzuru, devletin istikrar ve bekası, bir an önce değişen bu gerçekleri, kurumların ve bu kurumları yönetenlerin  kabul ederek uyum sağlamaları ile mümkün olacaktır. Millet bu gün, bazı kurumlarca endişe olarak ve tehdit olarak belirlenen meselelerin, çok ilerisindedir. İç düşman yaratılmaktan vazgeçilmeli ve milletin önü tıkanmamalıdır. 22 Temmuz seçimlerinden hala ders çıkaramayıp, katı tutum ve davranışlarını sürdürmeleri milletimiz tarafından artık hezeyan olarak karşılanmaya başlamıştır.

Kesin olan bir şey var ki, bunun iyice bilinmesi gerekir, Türk toplumu fiili bir askerî müdahaleye müsaade etmeyecek, parlamenter demokrasiyi, cumhuriyetin kazanımlarını, devleti ve milletin değerlerini fiili olarak koruyacaktır. Artık bundan sonra, münferit olsun, emir komuta sistemi içinde olsun, darbeciler kendilerini darağacının önünde olmasa da demir parmaklıkların arkasında bulacaklardır.

 

Son birkaç gündür, 10. Cumhurbaşkanı, CHP ve Genelkurmay 11. Cumhurbaşkanının seçimi sürecinde ortak tavır içinde görünüyorlar. Karşılaştığım vatandaşlar, bütün kurumların CHP?nin kontrolünde olduğunu söylüyorlar. Tabii ki bu doğru değildir. Kontrol olsa olsa askerde olabilir.

Şimdi askerin, Sayın Abdullah Gül?ün Cumhurbaşkanlığına tahammül edemediği gibi bir izlenim var. Bu gerçekse, Genelkurmay Başkanımız Cumhurbaşkanını haftalık bilgilendirme toplantılarına katılmayacak mı? Katılacaksa, güven ortamı nasıl sağlanacak? Güven bunalımı varsa, devlet işleri sağlıklı olarak nasıl yürütülecek. Bu durumun süratle düzeltilmesi gerekir.

 

Şimdi Genelkurmay Başkanımız Sayın Yaşar Büyükanıt?a çok önemli bir görev düşmektedir. asker üzerinde oluşan, olumsuzlukların, yorum ve spekülasyonların  son bulabilmesi için,  Genelkurmay Başkanımızın istifasını sunması gerekmektedir. Kabul edilir veya edilmez. Eğer  Cumhurbaşkanımız, beraber çalışmak istiyorsa istifayı kabul etmeyebilir. Genelkurmay Başkanımız da birlikte çalışmak istiyorsa, istifasını geri alabilir. Güven bunalımı ortadan kalkar ve lüzumsuz şeylerin gazete köşelerinde konuşulmasına son verilmiş olur. Aksi davranış devletimizi yıpratır. 28 Ağustos 2007

Adnan Tanrıverdi

Emekli General

ASDER Gnl.Bşk

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn