Diyarbakir Olayları İyi Tahlil Edilmelidir (07 Nisan 2006)

DİYARBAKIR OLAYLARI İYİ TAHLİL EDİLMELİ

Ülkemizin birinci sorunu iç barışın sağlanması meselesidir.

Etnik ayrımcılık tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

Meseleleri terörle çözmek isteyen azınlık bir grupla, sadece kültürel eşitlik isteyen büyük kitleyi birbirinden ayırmak, öncelikle devletin organlarının görevidir. 

Hem terör provokatörleri ile mücadelede, hem de kimliklerini ifade etmek isteyen etnik gruba karşı tutum ve davranışlarda, hükümet ve devlet imkânları doğru ve etkili kullanılmalıdır.

 

Bilginin bu kadar kolay dolaştığı ve ulaştığı günümüzde baskılarla, yasaklarla, basın ve yayın organlarına kısıtlamalar getirerek devlet yönetme devri geçmiştir. 

Terör ve şiddete karşı, güvenlik kuvvetleri bir komuta altında, etkili ancak şiddet içermeyecek şekilde kullanılmalıdır. Özellikle, halkın  can ve mal güvenliği tartışmasız koruma altına alınmalıdır. 

Polis, yeterli olmazsa jandarma, o da yeterli olmazsa asker kullanarak toplumsal olayların kontrol edilmesi yöntemi; boyutları önceden değerlendirilebilen  toplumsal olayların kontrol edilmesinde uygun bir yöntem değildir. 

Diyarbakır olaylarında, eğer tedbirler önceden alınıp, Güvenlik Kuvvetlerinin tamamı bir elden kullanılsaydı, gösterilerin şehre yayılmadan, olayları tasvip etmeyenlere zarar verdirilmeden, Türkiye çapında insanların menfi duygu ve düşünceye sevk edilmesine sebep olan şiddet olayları cereyan etmeden  gösteriler sonlandırılabilirdi. 

Böyle kritik gün ve olaylarda yetkililer; örneğin, İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanı ve Emniyet Genel Müdürü muhtemel olay yerinde veya, sağlıklı ve süratli değerlendirme yapabilecekleri yakın bir yerde bulunmalıdırlar. 

1,5 milyon nüfuslu Diyarbakır ilinde, 2000 kişi gösteri yapıyor, bunlardan 1000 kişisi ortalığı ateşe veriyor, polis sonra müdahale ediyor. Jandarma ve  asker ise, bekliyor. İlginç bir tutum. Bu anarşiye neden göz yumuluyor acaba? 

Terörle mücadele yasasındaki hukuk dışı tedbirlerin arttırılması, sorunun çözümü değildir. Baskının daha da arttırılarak, sorunun büyümesinin yöntemidir. 

Yetkileri arttırarak, baskıyı toplumun bütün kesimlerine yayma yöntemi başarılı olsaydı; sıkıyönetim ve olağanüstü halleri de içeren, geçmiş 22 senelik uygulama ile sorunların bitmesi ve iç barışın temin edilmesi gerekirdi. 22 sene önce iki ilçede başlayan yangın bu gün neredeyse bütün yurdu sarmak üzeredir. 

Aklı olan kılavuzunu değiştirir. Beceremeyenleri tasfiye eder. Becerenler iş başında kalır. 

Öte yandan, Ülkemizdeki örgütlü terörün dış destekçilerini açıkça ifade etme ve açıkça misli ile mukabele etme  zamanı gelmedi mi? Hala, Uluslararası ve Ülkemizdeki terörün baş mimarları ile terörle mücadelede işbirliğinden söz etmenin, bize zaman kaybettirmekten başka bir şeye yaramadığını idrak edemiyor muyuz? Milletimize şahin, düşmanlarına karga olmaktan vazgeçelim. Bu Milletin gücü ortalığı ateşe veren düşmanları ile birebir baş etmeye yeter.  07 Nisan 2006

Adnan Tanrıverdi
Emekli Tuğgeneral
ASDER Gnl.Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn