Aktütün Karakolu Baskını (05 Ekim 2008)

AKTÜTÜN KARAKOLU BASKINI 

?Hakkari ili Şemdinli ilçesi bölgesinde bulunan Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü?nün batıdan emniyetini sağlayan Bayraktepe?deki unsurlarına karşı 03 EKİM 2008 günü öğleden sonraki saatlerde bölücü terör örgütü tarafından Irak?ın kuzeyinde bulunan ağır silahlarının da desteği ile saldırı girişiminde bulunulmuştur.

Çatışmalar esnasında bir astsubay, altı uzman erbaş, sekiz erbaş ve er olmak üzere 15 güvenlik görevlisi şehit olmuştur. Zayiatın büyük kısmı, Irak?ın kuzeyinden yapılan ağır silah atışları nedeniyle meydana gelmiştir.

 

Saldırıdan önce, bir jandarma özel harekat timi ile takviye edilen emniyet unsurlarının bulunduğu Bayraktepe Bölgesi?nde bir bölüğe yakın kuvvet bulunmaktaydı. Ayrıca, bölge gelişmelere bağlı olarak bir jandarma özel harekat bölüğü ve bir komando bölüğü ile de takviye edilmiştir. Çatışmanın başlamasından önce görüntü alınan bölgeler, topçu ve havanlarla ateş altına alınmış ve iki kol taarruz helikopterleri de bölgede görev almıştır.

Ayrıca, Aktütün Karakolu?na on kilometre mesafede Irak?ın kuzeyinde bir terörist grup tespit edilmiş ve bu terörist grup önce Hava Kuvvetleri, daha sonra topçu tarafından ateş altına alınmıştır.

Çatışmalar, akşam karanlığına kadar devam etmiştir. Çatışmada yaralanan personel, tedavi edilmek üzere uçakla Ankara?ya getirilmektedir. İki uzman erbaş ile henüz temas kurulamamış olup bölgede arama faaliyetleri devam etmektedir.

Çatışmalar süresince, 23 terörist etkisiz hale getirilmiş olup Hava Kuvvetleri ve topçu ateşleri sonucunda etkisiz hale getirilen terörist miktarı henüz tespit edilememiştir.?  (1)

Baskın ile ilgili Genelkurmay Başkanlığının basın açıklaması yukarıya çıkarılmıştır.

 

Şehitlerimize Allah'tan rahmet, Ailelerine sabırlar dilerim. Etnik terörün harekât alanı haline gelmiş olan sınırları kontrol eden sınır karakolları, baskınların bir numaralı hedefleri durumundadır. Bu Karakolları savunan askerlerimiz de, şavaş halindeki birliklerin en ilerdeki emniyet kuvvetleri konumundadır. Şehitlerimiz mutlak şehit, tecavüze maruz kalan ve cansiperane mevkilerini savunan askerlerimiz de gazilerimizdir. Onlar vatanımızın gerçek sahipleridir. Allah(cc) kutsal mücadelelerinin ecrini nasip etsin. Ne mutlu bu şuur ile görev yapan şehit ve gazilerimize..!

 

Terör örgütünün etkili eylemleri, güvenlik kuvvetlerimizin arazide tertiplenmeleri safhasını içeren ilkbahar ayları ile toplanma hazırlığı içinde bulundukları sonbahar aylarında vuku bulmaktadır. Küçük çaplı ancak sınır içinde yaygın tahrip ve pusu eylemleri de atama nedeniyle muvazzaf personelin görev değişikliğinin yapıldığı Temmuz ayında yapılmaktadır.

 

Son baskın, uzun bayram tatilinin ortasında ve kış konuşlanmasının hazırlıklarının yapıldığı bir tarihe ve gün içinde de cuma saatine, öğle yemeği vaktine, personelin çoğunun açıkta bulunduğu zamana rastlatılmıştır.

Mevsim itibarı ile yapıldığı tarih, şubat ayında yapılan sınır ötesi kara harekatı ve yıl boyunca yapılan hava taarruzları neticesinde büyük kayıplara uğrayan terör örgütünün yurt içi unsurlarının kış tertiplenmesinde, bulundukları köy ve mezralarda sıkıntı çekmesini önleyecek psikolojik ortamın yaratılması amacıyla, varız ve etkiliyiz mesajının verilmesini sağlamak için seçilmiş olabilir. Yani, özetle yurt içindeki unsurlarının moralini düzeltmek ve kış tertiplenmesini kolaylaştırmak amacına matuftur diyebiliriz.

 

Baskını gerçekleştiren gruplar muhtemelen, Küçük Zap ve Şemdinli Çayı Vadilerindeki Baysan, Mezi, Karyadere ve Avaşin Kamplarından 01/02 Ekim gecesi hareket etmiş; 02 Ekim gündüzünü harekât üslerinde geçirmiş; 02/03 Ekim gecesi de baskın mevzilerine yerleşmiş; hareketliliği haber alarak emniyet tedbirlerini gece boyu arttıran güvenlik güçlerimizin durumunu dikkate alarak eylemini, birliklerimizin daha hazırlıksız olacaklarını değerlendirdikleri ve gece görüş ve diğer teknik donanım üstünlüğünün işe yaramayacağı, kendi ateşlerini daha iyi tanzim edebilecekleri, gündüz ve öğle vaktinde gerçekleştirmiş olabilirler.

Güvenlik Kuvvetlerimiz Genelkurmay Bildirisinden de anlaşılacağı üzere ve muhtemelen, istihbarat kanallarından terörist grupların hareketliliğini tespit etmişlerdir. Hem mevzilerin takviyesi hem de sınır ötesi topçu ateşinin açılması ve helikopterle silahlı taarruz harekâtının yapılması, hareketliliğin haber alındığını göstermektedir. Muhtemelen iki geceyi en üst düzey güvenlik tedbiri ile geçiren birliklerimiz, yorgunluğun ve beklenen baskının gece gerçekleşmemiş olmasının etkisi ile daha düşük alarm durumuna geçirildiler ve baskın anında açılan ilk ateşler nedeniyle de ağır zayiata maruz kaldılar.

 

Gayri nizami kuvvetlere karşı sabit tesislerin ve mevzilerin savunulması ve savunma tedbirlerinin sürekli en üst düzeyde muhafaza edilmesi mümkün değildir. Yorgunluk, bıkkınlık, haber ve bilgilerin beklenen zamanda tahakkuk etmemesi gibi sebeplerle tedbirlerdeki gevşeme anını bekleyerek baskının yer ve zamanını tespit etme insiyatifinin terörist grupların elinde bulunması, sabit birlikleri, sürekli baskına uğrama riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yani insiyatif daima hareket halinde olandadır. Aktütün Karakolu baskının ağır blançosunun sebebi araştırılıp tenkit edilirken bu husus göz ardı edilmemelidir.

Sabit karakol ve birliklerin bu hassasiyetini ortadan kaldırmak ve terörist grupları baskına uğratmak için, bu grupları kendi seçtikleri yer ve zaman dışında, birliklerimizin kesin üstünlüğüne imkan veren yer ve zamanda, çatışmaya zorlamakla mümkündür. Yani insiyatif teröristlerin elinden alınmalıdır.

TSK'nın bu imkanı vardır. 24 yıllık tecrübe, antiterör birliklerimizin kontr-atakla sabit tesislerin savunulması taktiklerini geliştirmiş olması gerekirdi. Yani sabit tesislere yönelen terör gruplarının hazırlıkları taaruzi harekât ile bozulmalı ve dezavantaj avantaja çevirerek, bir taraftan sabit tesis ve birliklerimiz korunmalı diğer taraftan da teröristlere azami zayiat verdirilmelidir.

Aktütün Karakol baskınına dönersek, terörist grupların hareketliliğinin tespit edildiği andan itibaren, yeteri kadar özel harekât timi hareketliliğin tespit edildiği koordinatlara ve en yakın sınır ötesi PKK kamplarına sızdırılmalı idi. Teknik üstünlük dikkate alınarak geceleyin, istihbarat desteği ile, özel timler terörist gruplarla temas sağlayacak şekilde yönlendirilmeli ve sabit tesislere baskın gerçekleşmeden terörist gruplar pusuya düşürülmeli ve sınır ötesi kamplarına baskın yapılmalıydı. Hava desteği ve topçu atışları da sızan özel timlerin gözetleyerek tarif ettikleri hedeflere yapılmalıydı.

Sınır ötesi harekat da bu tür operasyonlardan oluşmalıdır. Terörle mücadelede istihbarat, eğitimli birlikler kadar önemlidir. Tespit edilebilen her hedef uygun büyüklükteki birlikle bertaraf edilmelidir. Teröristlerin yakasına yapışılmalı, hiç bırakılmamalıdır. Teması kesmeye muvaffak olan her terörist grubun baskın için bir potansiyel oluşturacağı unutulmamalıdır.

 

Bu uygulama TSK için, yeni bir konsept ve görev bölümüne ihtiyaç göstermektedir. Terörle mücadelenin yurt içi bölümü Jandarma Genel Komutanlığına bırakılmalı, yurt dışı ise Genelkurmay Başkanlığının sorumluluğunda bulunmalıdır.

PKK Terörünün yoğun olarak görüldüğü bölgedeki jandarma birlikleri bir komuta altında bulunmalı; Sınır ötesi harekat için Özel Kuvvetler Komutanlığı görevlendirilmeli ve bölgeye intikal ettirilmelidir.

Jandarma Asayiş Komutanlığı ile Özel Kuvvetler komutanlığı bölgede yeni oluşturulacak bir taktik Komutanlığa bağlanmalıdır. Bunun için yeni bir karargah ve yeni bir orduya ihtiyaç vardır. Bu komutanlığa yeteri ölçüde hava gücü ve helikopter de tahsis edilmelidir.

Mevcut Kara Kuvvetleri iç güvenlik ve komando birlikleri Jandarma Genel Komutanlığına devredilmelidir.

Jandarma Genel Komutanlığının iç güvenlik harekât ihtiyacı için, yükümlülerden muvazzaflık hizmetleri sırasında, eğitim merkezlerindeki temel eğitimi müteakip yetenekli oldukları tespit edilenlerden ve gönüllü olanlardan, ücretleri karşılığında, hizmet sürelerini 3-4 yıla çıkarmak suretiyle özel birlikler teşkil edilmeli ve bu birliklerin personeli özel eğitime tabi tutulmalıdır.

Terörle mücadelede askeri harekatın yanı sıra, bölgede siyasî, sosyo-kültürel ve ekonomik tedbirler de bizzat Bakanlar Kurulu tarafından yerinde alınarak uygulamaya sokulmalıdır.

Terör belasından kurtulmanın yolu, devletin bütün gücü ile ve bütün saplantılardan kurtularak bölgede yoğunlaşması ile mümkündür.

Bu yolda umut verici gelişmelerin yakın olduğu inancıyla ve bu gün milletçe yaşadığımız üzüntünün daha huzurlu ortamlara vesile olacağı düşüncesi ile tekrar şehitlerimize rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. 05 Ekim 2008

Adnan Tanrıverdi

(E)Tuğgeneral

ASDER Gnl. Bşk.

 

(1)Genelkurmay Başkanlığı 04 Ekim 2008 tarihli Basın Bildirisi

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn