Yüksek Askeri Şura Toplanıyor (25 Temmuz 2005)

YÜKSEK  ASKERΠ ŞURA  TOPLANIYOR 

Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) yıllık toplantılarından birincisini Ağustos ayının ilk haftasında gerçekleştirecek. Tarihi Genelkurmay Başkanınca belirlenen ikinci olağan toplantısı da genellikle Aralık ayında icra edilmektedir. 

Ağustos Şûrası, Silahlı Kuvvetler personeli için özel bir önem taşımaktadır. Aslında Şûra gündemlerinin; 1612 Sayılı ?Yüksek Askerî Şûranın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun? gereğince :

 

a. Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan ?Askeri Stratejik Konsept?in  tespiti ve gerektiğinde yeniden gözden geçirilmesi hususlarında  görüş bildirmek,

b. Silâhlı Kuvvetlerin ana program ve hedefleri ile ilgili konularda görüş bildirmek,

c. Silâhlı Kuvvetlerle ilgili olup önemli görülen kanun, tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyip görüş bildirmek,

d. Başbakan,Genelkurmay Başkanı veya Milli Savunma Bakanının lüzum gördükleri hallerde ilgili diğer konular hakkında görüş bildirmek,

e. DİĞER KANUNLARLA VERİLEN GÖREVLERİ YAPMAK.

Konularını içermesi gerekmektedir. 

Ağustos Şûrasının gündemini; ?Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak? fıkrasından yetki alarak, ?926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel kanunu?nun ve bu kanuna dayanarak hazırlanan ?Subay ve Astsubay Sicil Yönetmeliklerinin? terfi, tayin, emeklilik ve tasfiye yetkileri veren hükümleri ile ilgili konular işgal etmektedir. Yani Silâhlı Kuvvetler Personelinin önemli özlük hakları ile ilgili konular Ağustos Şûrasında görüşülmektedir. 

SİYASΠ ASKERÎ KADROLARA  SİYASİLER KARIŞABİLMELİDİR 

Bu nedenle, Ağustos Şûrası sonuçları Silâhlı Kuvvetler Personeli  tarafından heyecan, ümit, kuşku, bazıları için hırs ve bazıları için de korku ve endişe ile beklenen kararlardır. Hazırlıkları aylar öncesinden başlar. Çünkü bu toplantı, bir görevin yerine getirilmesinin yanı sıra Silahlı Kuvvetlerdeki kadroların belirlendiği ve kadrolaşmanın sağlandığı bir toplantıdır. Bir yanlışlık olmasını ve kadroların, istenmeyen ve güdüme girmeyecek kişiler tarafından işgal edilmesini önlemek için aylar öncesinden hazırlıklar yapılır. Daha dar çerçeveli resmi olmayan toplantılarla  kanaatler yönlendirilir. Çatlak ses çıkması önlenir. Özellikle de siyasîlerin etkili olmasını önleyici tedbirler alınır. 

Halbuki, özellikle Gnkur.Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Gnl. Komutanlığı ve hatta orgeneral ve oramiral rütbeleri; Milli Güvenlik Kurulu ve YAŞ üyelikleri nedeniyle siyasî işlevi bulunan makam ve rütbelerdir. Bu makamları işgal edecek kişilerin siyasi iktidar ve kadrolarla uyum içinde çalışabilecek yapıda olmasını istemekten daha doğal ne olabilir? Aksini düşünmek, istikrarsızlığa ve devletin kademeleri arasında çatışmaya davetiye çıkarmak anlamına gelir. Bu makam ve rütbe sahiplerinin zaman zaman  siyasî işlev yüklenmelerine rağmen;  seçim ve görevlendirilmelerinde, YAŞ?ın tabiî üyeleri olan ve icraatlardan da esas sorumlu olan Başbakan ve Milli Savunma Bakanları, kadroların oluşturulmasında etkisiz bırakılırlar. Bu durumun istisnaları da yok değildir. Başbakanın devletin yönetimine hakimiyeti, Yüksek Askerî Şûra kararlarına etkisi ile doğru orantılıdır. Yani iktidarların muktedir olabilmeleri için bu toplantı sonuçlarının isteklerine uygun şekillenmesini sağlamak için risk almalarına değmez mi? 

YAŞ  MAĞDURLARININ HAKLARI 

Bu girişten sonra esas üzerinde durmak istediğim diğer önemli bir konuya, YAŞ toplantılarının sonuçlarına değinmek istiyorum.

Genel Başkanı bulunduğum, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER)?in üyelerinin çoğunluğunu oluşturan YAŞ Mağduru Silahlı Kuvvetler mensuplarının sayısı bini aştı. Her YAŞ toplantısında bu kervana yeni mağdurların katılmasından endişe duyuyoruz.

Silahlı Kuvvetlerdeki hizmet süresi iki yıldan 30 yıla kadar uzanan üyelerimiz vardır. Bu üyelerimizin bağımsız her hangi bir Mahkemede tespit edilmiş suçu olmadığı ve görevlerindeki başarıları takdirnamelerle kanıtlandığı halde, indî ve ideolojik değerlendirmelerle ve disiplinsizlik bahanesi ile bütün kazanılmış hakları da ellerinden alınarak, Silahlı Kuvvetlerden tasfiye edilmişlerdir.

Üyelerimiz; şerefli bir geçmişe sahip oldukları halde, onur kırıcı bir zaruretler ortamına itilmişler, ikinci yaşamlarında bir taraftan haysiyetlerini muhafaza mücadelesi verirken bir taraftan da geçim sorunlarını gidermek için olağanüstü gayret göstermek mecburiyetinde bırakılmışlardır. Bu yetmezmiş gibi, Kamunun mülkî ve mahallî idarelerinde ve bunlara bağlı şirketlerde ve hatta özel kurum ve kuruluşlarda; kendilerine iş verilmemesi için tedbirler alınmış, baskı ve engellemelere hedef olmuşlardır.

Türk Silahlı Kuvvetlerindeki hizmetleri sırasında en üst düzey çalışma performansı gösterdikleri, onlarca  takdirname ile tescil edilmiş olan üyelerimiz; Silâhlı Kuvvetler müstafi ve emeklilerine tanınan, Askeri Hastane, Orduevi, Askerî Kamp gibi sosyal kolaylıklardan yararlanma ve TSK Emekli Kimlik kartı, silah taşıma ve bulundurma imkanlarından mahrum edilmişlerdir.

Üyelerimizden emeklilik hakkını kazanmış olanlar, ?Emekli Sandığı Emeklisi? gibi garip bir statüye sokulmuş, yıllarca hizmet verdiği TSK ile bağ kuracak bütün sıfatlardan soyutlanmıştır. Hatta hizmet süresi içinde ulaştığı derece ve kademe itibarı ile yurt dışı seyahatlerde kullanmaya hak kazandığı ?yeşil pasaport? edinme imkanlarından da hukuk dışı bir uygulama sonucu, İçişleri Bakanlığının 1997 yılında yayınladığı bir genelge ile, mahrum edilmişlerdir.

Üyelerimiz, derecesini kendileri ve aile fertlerinden başkasının tahmin edemeyeceği psikolojik bunalım içine düşürülmüşlerdir. Aradan geçen 10 yıl gibi uzun bir süreye rağmen etkiden kurtulamayanların olduğu bilinmelidir. 

ASDER  MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEKTİR 

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) olarak, bütün bu mağduriyetlere rağmen, meşru ve yasal zeminde hareket etmeye ve üyelerimizin geçmişte ulaştıkları statü ve kalite düzeyinde kalmaya özen göstererek, mücadelemizi:

  • Halen görevde bulunan başka meslektaşlarımızın da benzeri mağduriyetlere maruz bırakılmamaları için,
  • Devletimizin ve Milletimizin göz bebeği olan Silahlı Kuvvetlerimizde, Milletimizin sahip olduğu değerlere taban tabana zıt inanç ve ideoloji mensuplarının kadrolaşmasına dikkat çekmek için,
  • Özellikle de üyelerimizin gasp edilen kazanılmış hak ve statülerinin iade edilmesi için,
  • Dini duyarlıkları nedeniyle özellikle Devlet organları tarafından mağdur edilen her kesimden insanımızın, sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için,

Sürdüreceğiz. 

YAŞ Kararları ile tasfiye edilenlerin disiplinsiz olmadığı ve hiçbir şekilde Devlete tehdit teşkil etmedikleri, TSK?de disiplinin tesisi için gereğinden  fazla Askerî Yargı merciinin  bulunduğu, YAŞ?ın bu görevi üslenmesine ihtiyaç olmadığı hususları toplumumuzun tamamına yakın bir kesimi tarafından kabul görmektedir. Buna rağmen hala bu tür hukuk dışı işlemleri tesis eden kurumlar ve makamlar ancak kendi güvenirliklerini tehlikeye atmaktadırlar. 

YETKİLİLERE  ÇAĞRI 

Yeni bir şûra toplantısı öncesinde Sn. Başbakanımıza, Genel Kurmay Başkanımıza, Milli Savunma Bakanımıza ve Şûra üyelerimize sesleniyorum; bu yanlış uygulamalara son veriniz.

  • Yeni mağduriyetlerin önlenmesi ve Silâhlı Kuvvetlerimizin  ?Peygamber Ocağı? niteliğini muhafazaya devam imkânının sağlanması için, YAŞ Kararlarının Personel özlük haklarını yok edecek şekilde işlemesini engelleyecek yasal düzenlemeler yapılmasına imkan hazırlayınız.. Bu maksatla; 1612 sayılı  Yüksek Askerî Şûranın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 3(e) maddesi ile; 926 Sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun verdiği yetki ile hazırlanan TSK Subay Sicil Yönetmeliğinin 99 ve 100 üncü maddeleri ve Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 53 ve 54üncü maddelerinin yeniden düzenlenmelerini sağlayınız.
  • Üyelerimizin maddî ve manevî zararlarının tazmin edilmesini, kazanılmış özlük hak ve menfaatlerinin iade edilmesini, henüz emekliliğini kazanamamış olanlardan isteyenlerin uygun bir kamu kurumuna yerleştirilmelerini sağlayacak girişimlerin önünü  açınız.
  • Yeni düzenlemeler yapılıncaya kadar, inançlarından dolayı vazgeçemedikleri yaşantılarına tahammül edilemeyen Silahlı Kuvvetlerimizin dinî duyarlığı yüksek personelini, mağdur edilmeden başka kurumlara kaydırarak, oralarda istihdam imkânı yaratınız. Bakanlıklar arası personel transferi mümkünken, yuvadan atılanları barınaksız bırakmak insaf ölçülerine sığar mı? Konuya biraz daha insancıl bakınız. Bu gençlerin de bizim insanımız olduğunu unutmayınız. Askerler katı tutumlarından vazgeçmezler ise gelecek vebali siyasîler paylaşmamalıdırlar.

 

SONUÇ: 

YAŞ istişarî bir kurumdur. Kararlarının uygulanmasından Bakanlar Kurulu sorumludur.

TSK?nin en üs Rütbe ve Makamlarını işgal edecekler siyasî otorite ile uyumlu şekilde çalışabilecek fikir ve düşünce yapısına sahip kişilerden seçilmelidir.

YAŞ Kararları ile mağdur edilmiş eski Silahlı Kuvvetler personelinin kazanılmış hakları iade edilmeli, emeklilik hakkını elde edememiş olanlar Kamu Kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmelidir.

Tasfiyeler sonucunda TSK?deki düşünce, fikir ve inanç ekseninin hangi istikamete kaydığı ve Milletin büyük kısmının sahip olduğu değerler ekseni ile ne derecede uyum sağladığı hususu daha dikkatlice düşünülmelidir.

Yeni mağduriyetlere sebep olunmamalı, yargı kararları dışında kişilerin özlük hakları ile oynama yetkisi kurumların  yetkisinden çıkarılmalı, Yargıda tescil edilmiş bir suçu olmadığı halde Silahlı Kuvvetler bünyesinde tutulmak istenmeyen personel diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında istihdam edilmelidir.

2005 Ağustos Şûra Kararlarının Milletimize hayırlı olması dileklerimle. 25 Temmuz 2005 

 

Adnan Tanrıverdi
Emekli Tuğgeneral
ASDER Genel Bşk.

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn