ABD?YE, AB?YE, NATO?YA VE BOP?A HAYIR (25 Haziran 2004)

ABD?YE, AB?YE, NATO?YA VE BOP?A HAYIR

Irak?ın Ebu Garip Cezaevinde, Iraklı direnişçi mahkumlara ABD Askerleri tarafından yapılan insanlık dışı aşağılayıcı işkence ve İsrail?in Gazze?nin Rafah Bölgesinde göstericiler üzerine helikopterlerden füzelerle yaptığı saldırı, tahammül sınırlarımızı aşan bir vahşet ve zulüm belgesi olarak zihinlerimizde yer etti. Bu ve biri diğerinden beter sürüp giden benzeri manzaraları unutabilmemiz mümkün değildir.

İşkenceciler ve zalimler, manevi işkence yaptıkları Müslüman erkek ve kadınları göstermek istedikleri aşağılık seviyeden çok daha aşağılık yaratıklar olduklarını bütün dünyaya ilan ettiler. Bu yaratıklarla müşterek her hangi bir yönümüzün bulunduğunu kabullenmek mümkün mü? Bu yaratıkların arkasındaki irade ile dost olmak, müttefik olmak, onları hedeflerine ulaştıracak politikalarında onlarla işbirliği yapmak, bizi bu yaratıkların seviyesinden de aşağıya düşürmez mi? Değerlerimizden vazgeçmemekte ısrar ettiğimiz sürece; bu zalimlerin Irak?ta ve Filistin?de yaptıkları, hakkımızdaki niyetlerini anlatmaya yetmez mi?

ABD?NİN KORKULU RÜYASI :

Teknolojik üstünlüğe sahip modern silahlı kuvvetleri ile, rakip tanımayan ve dünyaya meydan okuyan ABD, istila ettiği ülkelerde kontrol tesis edememektedir. Irak, Afganistan ve Filistin?deki Müslüman Milletlerin işgale karşı başlattıkları direnişi kırmak için dünya çapında geniş bir psikolojik harekât icra ediyor.

Kurtuluş mücadelelerini terör gibi sunuyor. İkna olmayan ülkelerde de dehşet verici tahribat yapan sabotajlar organize ediyor. Bu sabotajlarda Müslüman kimliğini taşıyan ajanlar veya kandırılmış eylemciler kullanıyor. İstila ettiği coğrafyalar gibi dünyanın her tarafını kana buluyor. Bu örtülü eylemlerini de İslâmî Terör diye takdim ediyor.

Amacı ,bir taraftan işgali altındaki ülkeleri dost ve müttefiklerinden tecrit etmek, diğer taraftan kendi etrafında güçlü bir ittifak oluşturmaktır. Bu amacına ulaştıktan sonra da direnişçileri, sivil-asker, kadın-erkek, çocuk- yaşlı demeden, insanlık dışı imha yöntemleri ile yok etmektir.

Müslüman Milletler, uyanık olurlar ve değerlerini korumaya kararlı davranırlarsa ABD hedefine ulaşamayacaktır. Zorla girdiği ülkelerde de mağlup olacaktır.

Bunun bilincinde olan ABD, düzenli askerî güç kullanmak yerine ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasî güçünü kullanarak hedef seçtiği ülkelere hakim olmak için BOP? sini geliştirerek dünyanın gündemine sokmuştur.

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP) İLE ABD NE AMAÇLAMIŞ OLABİLİR:

Büyük Orta Doğu veya Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Grubu olarak isimlendirilen Projenin kapsamı içindeki Ülkelerin oluşturduğu coğrafya;

  • Dünya adası olarak isimlendirilen Avrupa-Asya-Afrika Kıtalarını bir kuşak şeklinde ortadan bölen;
  • Elinde bulundurana en önemli deniz geçit ve boğazlarına da egemen olarak Dünya Adasının kuzeyini de güneyini de hava ve deniz güçleri ile kontrol imkânı veren;
  • Birleşmeleri halinde dünya hakimiyet mücadelesinde gerçek söz sahibi olma imkanına sahip olan Müslüman Milletleri, bu emellerini hayal bile edemeyecekleri şekilde, kendi içlerinden çıkaracakları kukla iktidarlarla kontrol etme fırsatı bahşeden,
  • Sahip olduğu enerji kaynakları ve deniz ulaştırmasının kavşak noktaları ile Dünya Ekonomisine yön verme imkânını hep elinde bulunduran,
  • Semavî üç büyük dinin Kutsal Mekânlarını bünyesinde bulunduran,
  • Aynı zamanda da güçlü ekonomiler için vazgeçilmez bir pazar özelliği bulunan,
  • NATO?nun hedefine oturttuğu Müslüman Milletlerin Yurtlarını ihtiva eden,

Elinde bulunduran güce daha nice avantajlar bahşeden bir coğrafyadır.

Kısacası, Dünyaya hakim olmak için tarihin her döneminde ele geçirilmesi hedeflenen bir coğrafyadır. Bu gün Müslümanların elindedir. O halde İslâmı boğmak ve dünyaya hakim olmak isteyen güçlerin sahip olmayı hedefledikleri dünya çapında jeo-stratejik bir bölgedir.

Bu geniş coğrafyaya Irak , Filistin veya Afganistan benzeri askeri güç ile sahip olmak mümkün değildir.

O halde bu Milletlere, kendi teslim fermanlarını kendilerine imzalatmaya razı edecek bir proje bulmak gerekiyordu. Onun adına BOP dediler. Maksat Müslüman Milletleri, SSCB döneminde Rusya?nın, Varşova Paktına üye ettiği Milletleri kontrolünde tuttuğu gibi, kontrol atında tutarak, bölgeye ve dolayısıyla dünyaya hakim olmaktır.

Bölge Ülkelerini demokratikleştirmek, ekonomik ve siyasi istikrar kazandırmak gibi söylemler gerçek maksadın gizlenmesi için bulunan kılıflardır.

Bir kere üye yaptıktan sonra bu milletlerin bağımsızlık taraftarlarını ve millî-manevî değerlerini muhafaza etmek isteyenlerini kendi devlet güçleri ile etkisiz hale getirmek suretiyle bu ülkelerde bitmeyen bir kutuplaşma ve iç çatışma ortamı yaratarak Müslüman Milletleri kontrol altında tutacaktır.

Eğer kontrolün elinden gitme tehlikesi belirirse, Soğuk Savaş döneminde SSCB ve Demirperde ülkelerinin Macaristan ve Çekoslovakya?ya yaptığını bu ülkelere uygulayacaktır.

BOP Müslüman Milletleri esirleştirme, Ülkelerini işgal etme ve Devletlerini Peykleştirme Projesidir.

AB YOLUNDAKİ TÜRKİYE MEDENİYETLER ARASINDA KÖPRÜ OLMALIMIDIR ?

İslâm Medeniyeti üzerinde mutlak egemenlik kurmak için kararlı olan ve bize göre farklı din ve kültürlerden oluşan Batı Medeniyeti ile çatışmadan, her istediğine evet diyerek kime hizmet edilmiş olunur?

İslâm Medeniyeti ile Batı Medeniyeti arasında köprü vazifesi üslenilirse, bu köprü üzerinden kimler ne maksatla geçecek?

Köprü kullanılma simgesidir. Üzerinden geçenler tarafından çiğnenen bir vasıtadır. Medeniyetler arasında köprülük görevine gönüllü talip olmak, sahip olunan değerlerden fedakarlık ve dejenerasyona razı olmak demektir.

AB ile entegrasyonu hedef olarak gören bir Türkiye, kültür asimilasyonuna tabi olmayı kabul etmiş demektir. Bu nedenlerle AB ile entegrasyon hiçbir şekilde Türk Milletinin hayrına değildir. Müslüman Milletlerin Batılılar tarafından ehlileştirilmesi için Türkiye AB ve ABD kontrolünde bir Turuva Atı olmamalıdır.

NEDEN NATO?DAYIZ ?

Durup, yeniden düşünüp, dost ve düşmanımızı yeniden tanımlama ihtiyacındayız. NATO askerî bir ittifaktır.

Sovyet Blokunun yayılmasına karşı kurulmuştu.

Pekiyi yeni hedefi nedir? Sovyetler Birliği dağıldığı halde NATO hala neden var? Düşmanı kim? Hedefinde hangi değerler var? Kimlerin emellerinin gerçekleşmesi için faaliyet gösteriyor? Müslüman Milletler hakkında ne düşünüyor?

Türkiye NATO?dan ayrılmak istese başına neler gelir? Türkiye için en büyük tehdit yoksa NATO?nun kendisimidir? Yoksa NATO tarafından işgal mi edildik? Yoksa NATO bizi esir mi aldı?

NATO, Birleşmiş Milletler gibi Yahudi kontrolündeki Amerikan emperyalizminin aleti haline gelmiştir. Müslüman kimliğini korumakta kararlı olan milletler, kendi değerlerine dost olmayan devletlere karşı bağımsızlığını korumanın yollarını bulmak zorundadır.

MAZLUM MİLLETLERİN SİLAHI:

İnanmış insandan daha güçlü silah bulunamamıştır. Kutsal bildiği değerler uğruna hayatını feda etmeye hazır fertlerden oluşan Milletler, düşmanları hangi silahlarla donatılmış olursa olsun mağlup edilemez. Bu milletler üzerinde hakimiyet kurulamaz ve ülkeleri işgal edilemez. Ülkeleri istila edilse de insanları egemenlik altına alınamaz.

Ülkemiz dahil modern harp silah ve vasıtaları bakımından dışa bağımlı devletler, bilinçli ve planlı bir şekilde milletlerinin ferdi mukavemet duygularını geliştirici gayret ve faaliyetleri ön plana çıkarmalıdırlar. Yurt savunmalarını modern silahlı kuvvetlerin yanı sıra, bütün vatan sathına yayılmış bir şekilde; mukavemeti ev-ev, sokak-sokak, mahalle-mahalle, köy-köy, şehir-şehir organize etmeli ve bir işgale karşı önceden hazırlanmalıdır. Bu savunmanın ihtiyacı olan silah, araç ve malzemeler kendi imkanları ile üretilmelidir.

Mukavemetin organizasyonu ile birlikte, yerli harp silah ve araçların üretimine önem ve öncelik vererek, düzenli silahlı kuvvetlerini dışa bağımlılıktan kurtarmalıdır.

DİRENİŞ HAREKETLERİ DESTEKLENMELİDİR :

Ülkeleri İstila edilmiş Müslüman Milletler teslim olmuyor. Kutsal bir amaç uğruna, canları pahasına işgalciye karşı direniyor. İçlerinden işbirlikçiler ve kandırılmış kolaycı gafiller de çıkmıyor değil. Ama bütün buna rağmen direniş devam ediyor.

İstila edilmiş ülkelerin kaynaklarının büyük bir bölümü istilacı tarafından kontrol edildiğinden, direnişin uzun soluklu ve sonuç alıcı olması için sınır ötesi desteğe ihtiyacı vardır. Aynı değerleri paylaşan ve aynı tehdide maruz ülkeler, sıranın kendilerine gelmemesi, insanlığın ve İslâmın gereği olarak; dünyayı kendi köyü gibi gören zorbalara karşı, geç olmadan direnişçileri maddi ve manevi güçleri ile desteklemelidirler.

İstilacı nasıl müttefikleri ile birlikte bütün gücünü hedef seçtiği mazlum milletin ülkesinde topluyor ise, mazlum milletler de kendi güçlerini düşmanlarının karşısına işgal edilen ülkelerde toplamalıdır.

İSLÂMÎ DİRENİŞ BLOKU OLUŞTURMAK MÜSLÜMAN MİLLETLERİN KURTULUŞUDUR :

Bütün kurumları ile batı bloğu Müslüman Devletleri oltaya yakalanmış balık gibi görüyor. Onları fazla güç harcamadan ve uyandırmadan nasıl uydusu durumuna sokabileceğinin hesaplarını ve planlarını yapıyor.

 

Değerlerini, sahip olduklarını ve ebedi huzuru muhafaza edebilmek için Müslüman Milletlerin İslâmî Direniş bloğu oluşturmaları gerekmektedir. İşgal edilen ülkelerin direniş harekâtının desteklenmesi bu bloğun oluşturulmasının başlangıcı ve çekirdeğini teşkil edecektir. İşgalci bu ülkeleri terk ettikten sonra ortaya yeni bir ittifak çıkacaktır.

İSLÂM BİRLİĞİNDEN BAŞKA YOLDA KURTULUŞ YOKTUR:

Müslüman Milletlerin hukukunun korunması, ancak İslam Ülkelerinin bir güç olarak dünya siyaset sahnesinde yerini alması ile mümkün olacaktır. Bu güç sayesinde, diğer mazlum milletler de bağımsız hareket etme imkânını bulacaklardır. Yeni Dünya Düzeninin savunucuları bu derece fütursuzca ve insanlık dışı uygulamalarla dünyayı ateşe veremeyeceklerdir.

Böyle bir birliğin birinci engeli, Milleti Müslüman Devletlerin kendi içindeki, manevî değerlerini paylaşmayan, dinamik güçler ve onların göstereceği dirençtir. Nedense bu güçler, Milletlerinin inanç ve değerlerini devlet için tehdit unsuru olarak görürler. Öncelikle bu direncin aşılması gerekmektedir.

İç dirençler aşıldıktan sonra, İslâm Birliğinin önündeki ikinci engel batılı ittifaklardır. Bu ittifakların hiç biri mevcut halleri ile halkı Müslüman olan devletlerin menfaatini gözetmez. Bilakis onların inançlarını terk etmelerini veya yok edilmelerini hedefler.

Bu nedenlerle ABD?ye, AB?ye, NATO?ya ve BOP? a HAYIR!!!

İçinde yabancı kültür ve medeniyeti temsil eden devletlerin bulunmadığı, Büyük İslâm Birliği (BİB) veya Müslüman Devletler Topluluğu (MDT) veya Müslüman Devletler Federasyonu (MDF) gibi oluşumlara EVET diyorum. Dünyanın ve fakir/mazlum milletlerin huzur ve kurtuluşunun da bu birlikte olacağına inanıyorum. 25 Haziran 2004

Adnan Tanrıverdi(Emekli General)

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn