Tunceli-Sarıyayla Karakol Baskını ve Terörle Mücadele (05 Mayıs 2010)

 

TUNCELİ- SARIYAYLA KARAKOL BASKINI 

Tunceli'nin Nazimiye İlçesi'nin Sarıyayla Jandarma Karakolu'na 30 Nisan günü saat 23.00 sıralarında kalabalık bir PKK'lı terörist grup tarafından silahlı saldırı düzenlendi.

Saldırıda bir astsubayımız, bir uzman Çavuşumuz ve iki erimiz şehit oldu. 7 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Şehitlerimizin ahiretlerinin mağmur olmasını diliyorum.

Baskının; ?Demokratikleşme Açılımını? ve ?Anayasa Değişiklik Sürecini? etkilemek amacıyla yapıldığı yolunda yorumlar bulunmaktadır.

Böyle ise, bu iki siyasi girişimin muhaliflerinin, bu baskının ve bundan sonra da yapılması mümkün olan terör olaylarının organizatörleri arasında olması gerekir. Böyle bir durumu kabul etmek mümkün değildir. Muhalifler, terör eylemlerini, siyasi çıkarları için kullanabilirler. Ama bu tür terör olaylarının arkasında olduğunu söylemek, kanaatimce doğru olmaz.

Karakol Baskının amacını ifade etmeden önce, Güvenlik Kuvvetlerinin Terörle mücadele konseptini anlamak gerekir.

Konsept;

  • Hava ve iklim şartlarının uygun olduğu mevsimlerde (Mayıs:Ekim Ayları arası), sabit jandarma karakolları ve kışlalar savunulurken, bölge dışından getirilen takviye birliklerle, terör gruplarına taarruzi hareketler icra etmek;

  • Hava ve iklim şartlarının uygun olmadığı mevsimlerde (Kasım:Nisan ayları arasında) ise, takviye birlikleri kışlalarına ve hatta bölge dışına çekildikleri için, bölgedeki sabit jandarma karakol ve askeri kışlalarda savunma yapmak olarak özetlenebilir.

Konsept ve uygulaması böyle olunca, terör grupları, senenin altı ayı, dağdan inip dağıldıkları köy ve mezralarda, kışı güven içinde geçiriyor, olumsuz hava ve arazi şartlarından sıyrılıyor, bölge insanına ideolojik eğitim veriyor ve müteakip yaz sezonunda yapacağı eylemler için planlar hazırlama fırsatı buluyor.

Bölgedeki otoritesini pekiştirmek için de, terörist gruplar;

  • Kış başlangıcında, arazide aktif mücadele yapan takviye güvenlik kuvvetleri bölgeden ayrıldıktan sonra ve kendileri de dağdan inmeden önce;

  • Kış sonunda da, henüz takviye güvenlik kuvvetleri bölgedeki yerleşmesini tamamlamadan ve kendisi de kırsal alandaki harekat üslerine gitmeden önce;

Ses getirecek, baskın ve pusular icra ediyor.

Yani, mayıs- haziran aylarında yapılan pusu ve baskınların, eylemlerine karşılık verme imkanının bulunmadığı güvenli hareket yapma ortamından istifade ederek, bölge insanı üzerindeki otoritesini devam ettirme amacına dönük faaliyetler olarak değerlendirmek gerekir.

Temeldeki amaç ise, 2006 yılından itibaren, Türkiye için yeni bir siyasi örgütlenme safhasına giren ve bunun adını ?Kürdistan Topluluklar Birliği/Kürdistan Meclisi? (KCK/TM) koyan, PKK Yönetiminin ?Demokratik Açılım Sürecine? kendi hedefleri ile dahil olmak istemesidir, diyebiliriz.

PKK, geçmişte de, sınır ötesi üsleri baskı altına alındığı ve Irak Sınırına yakın topraklarımızda teröristlere karşı etkin tedbirler alındığı dönemlerde, eylemlerini, ülkemizin iç bölgelerine ve öncelikle de Tunceli İli bölgesine kaydırmıştır.

PKK, hem ?Demokratik açılım Sürecine? taraf olmak istiyor, hem de bu talebine Türkiye?yi zorlamak için yapılan terörist eylemlerin, kendi kontrolü dışında, KCK'nın yönetiminde yürütüldüğü izlenimini vermek istiyor. Kanlı olaylarda parmağı olmadığı kanaatini Türk Kamu oyuna kabul ettirmek istiyor.

Demokratik Açılımın başarısı, PKK terör örgütünün tasfiyesi ile mümkündür.

Örgütün tasfiyesi, hem siyasî iktidara, demokratik hakların ifadesinde ve hukuk devletinin tesisinde güçlü davranma imkanı verecek; hem de Kürt Halkının olmayacak ayırımcı hayaller peşinde sürüklenmelerini önleyecektir.

Bunun için de Türkiye içindeki ve Türkiye'ye dönük sınır ötesindeki silahlı grupların eylemlerine son verilmeli ve bu terörist gruplar yok edilmelidir. Türkiye'nin geleceği, temel hak ve özgürlüklerin pekiştirilmesi, hukukun üstün kılınması ve iç barışın tesisi için öncelikli hedef bu olmalıdır.

26 senedir, temin edilemeyen bu hedefe ulaşmak için, güvenlik kuvvetlerinin yeniden dizayn edilmesine ihtiyaç vardır.

  • Sınır İçi İç Güvenlik Harekatı:

  • Terörle mücadelede çok başlılık önlenmeli, iç güvenlik İçişleri Bakanlığına, Dış güvenlik de Milli Savunma Bakanlığına ve Genelkurmay Başkanlığına verilmelidir.

  • İçişleri Bakanlığı ve bünyesindeki Jandarma ve Emniyet Teşkilatı, Terörün etkin olduğu bölgelerde, profesyonel kadrolara sahip operasyon gücüne eriştirilmelidir.

  • Bu imkanın kısa zamanda sağlanması için, TSK bünyesinde kurulmuş olan profesyonel kadrolu komando tugayları ile, iç güvenlik eğitimi görmüş birlikleri, gönüllülük esasına göre İçişleri Bakanlığına devredilmelidir.

  • Terörle mücadele güçleri, elektronik takip ve istihbarat imkanı veren ve kış-yaz harekat icra etmesini sağlayacak teçhizatla donatılmalıdır.

  • Kış ayları boyunca teröristlerin barındıkları yerleşim birimlerine, etkili operasyon güçleri ile baskınlar düzenlenerek, teröristler barınaklarından sökülünceye kadar bu yerleşim birimleri kontrol altında tutulmalıdır.

  • Sabit askeri tesislerin savunulması için tedbirler alınmalıdır. Ama savunarak terörle mücadele edilemeyeceği, terörist grupların tespit, takip ve etkili operasyonlarla bertaraf edilmesi şuuru, güvenlik güçlerine yerleştirilmelidir.

  • Terörle mücadele birlikleri, bölge insanının lisanını da konuşabilmelidir.

     

  • Sınır Ötesi Terörle Mücadele Harekatı:

  • Sınır ötesi terörle mücadele harekatı Silahlı Kuvvetlerin asli görevi olmalıdır.

  • Özel Kuvvetler Komutanlığına bu maksatla, bütün halinde sorumluluk verilmelidir.

  • Bu seçkin güçten azami istifade etmek için, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Ankara'da değil, Türkiye'deki teröristlere üs veren ülkelerin Türkiye'ye olan sınırlarına yakın yerlere konuşlandırılmalıdır. Mücadelenin tahmin edilen süresine göre, konuşlanma, sabit veya seyyar garnizonlar halinde olmalıdır.

  • Tamamen profesyonel hale getirilen, elektronik takip ve istihbarat imkanı ile kış-yaz her mevsim ve hava şartlarında harekâta imkan veren teknik teçhizatla donatılmalıdır.

  • Görevin ihtiyacına göre, Özel Kuvvetlerin kadroları (komando,hava indirme ve amfibi tugaylar ile helikopter birlikleri ve uçak filoları emrine verilmek suretiyle) genişletilmelidir. Bu komutanlık Kolordu veya Ordu Komutanlığı seviyesinde olmalıdır. Sorumluluk bölgesindeki Ordu Komutanlığı emrinde harekat yapmalıdır.

  • Teröre destek veren ülkenin değişmesi halinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı, o ülke sınırına kaydırılmalıdır.

Sonuçta,

Demokratik Açılım Sürecinin başarısı ile terörle mücadeledeki başarının birbirine bağlı iki sorun olduğu kabul edilmeli, meselenin birisine ağırlık verip ikincisinin ihmal edilmesi ile çözülemeyeceği kabul edilmelidir. 05 Mayıs 2010

Adnan Tanrıverdi

Emekli Tuğgeneral

NOT: Konu ile ilgili, geçmiş tarihlerdeki değerlendirmelerimize, aşağıdaki linklerden ulaşılabilir.

http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-konulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/160-sinir-otesi-harekat-nasil-olmali-18-ekim-2007.html

http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-konulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/163-guvenlik-kuvvetlerimiz-neden-buyuk-kayiplar-verdi-23-ekim-2007.html

http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-konulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/162-sinir-otesi-yetmez-topyekun-mucadele-gerekir-23-ekim-2007.html

 

 

 

 

Paylaşmak ister miydiniz?

Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google BookmarksSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn